Şimdiden iyi belleyelim de, öyle yaşamaya çalışalım!

“YAŞADIĞIMA DEĞDİ!” dedirtecek 5 uygulama Hakikaten çok etkileneceksiniz!

Pek kıymetli Genç Beyin nâşirleri! Bendeniz genç değilim ama “genç beyin”im elhamdülillah! Bu mesajı size yeni öğretmen olan en küçük torunum Emine Zehra’yla beraber yazıyoruz. Genç Beyin’i gümüş değil, altın değil, elmas değerinde görüyorum; bunu da kıymetine paha biçemediğim için söylüyorum. Neşriyat âleminin gözbebeği Genç Beyin okurları ne kadar talihli olduklarını bir bilseler... Böylesine seçkin, faydalı, yaralara merhem bir dergiyle tanışmış olmak ve sunulan bilgi-birikim hazinesini okuyup hayata geçirme gayreti göstermek ne büyük bahtiyarlık! İçimden öylesine sonsuz bir iştahla geliyor ki, bu eğitim-öğretim sermayesini bütün dillere çevirip her insanın eline tek tek vereyim. Duacıyım, bir gün gerçekleşir inşallah! (Bundan sonrasını Emine Zehra torunum yazdı, ben ufak düzeltmeler yaptım!)

Bir gün dedeciğime sordum: “88 yaşındasın; Allah sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler versin. Biz gençlere yaşlanınca ‘Yaşadığıma değdi!’ dedirtecek tavsiyelerin var mı? Şimdiden iyi belleyelim de, öyle yaşamaya çalışalım!” Dedem derin bir “Âh!” çekti ve çeşitli fasılalarla toplamda 5 madde saydı: (Devamı 132. sayımızda!) M. Sabri Zorlu

Aile şirketindeki MUTSUZ ÇALIŞAN bağımsızlığını nasıl ilân etti?


(...) Genç Beyin’in 52. sayısını bir kuaför dostumun sehpasında gördüm. 15 dakika kadar karıştırdım ama hayli kafam karıştı. Aslında zaten hep allak bullak zihnimdeki bulanıklık gidiyor, sular duruluyor, taşlar yerine oturuyordu. Sonra el koydum o dergiye, eve götürüp saatlerce okudum. Hem kayınpederiyle hem de babasıyla dünyanın en zenginleri listesine giren 2 kişiden biri Ali Sabancı (2. kişi eşi Vuslat Doğan Sabancı) hayli ilgimi çekti. (Devamı 132. sayımızda!) Mustafa Nihat Karaer


TÜRLÜ NİMETLERE KAVUŞTURAN 5 kritik farkındalık (Mâşallah!)

Geçen yaz tatilinin yarısını kayınbiraderin kaplıca, deniz, tabiat üçlüsünün buluştuğu yazlığında geçirdik. Her şey harikaydı, küçük bir cennetti sanki. Tek kelimeyle MUHTEŞEM! Ama en az onun kadar muhteşem bir şey daha yaşadım: Genç Beyin gibi “tutuşma ve tutuşturma kaynağı” bir dergiyle tanıştım. Zaten yıllardır kayınbiraderin nasıl, hangi yolla ve yöntemle, kimin danışmanlığında bu nimetlere kavuştuğunu hep merak ederdim. Meğer danışmanı Genç Beyin’miş! 2002’den beri takip ediyor, her sayısını tekrar tekrar okuyor, notlar alıyor, öğrendiklerini uyguluyormuş. İade etmek şartıyla kitaplığa dizdiği bütün sayılardan 14’ünü seçip eve getirdim, 2 haftada hepsini bitirdim ama artık yerimde duramıyordum. Emanet sayıları teslim ettikten sonra ben de şimdiye kadar çıkan bütün sayıları takım halinde istedim ve okudukça okudum. Genç Beyin’in başarısıyla ilgili 3 şeyi belirttikten sonra bendeki 5 yansımasına dikkat çekeceğim: (Devamı 132. sayımızda!) Rumuz: Beykozlu Murat

 

Ayın mektupları

• Nisan 2002’de ilk sayısından beri aralıksız takip ettim Genç Beyin’i, Ekim 2009’a kadar. Yoğun iş ve hayat trafiği bizi ayırdı ama aklım ve gönlüm hep Genç Beyin’deydi. 8 yıl sonra 129. sayısıyla yeniden buluştuk elhamdülillah! Kaçırdığım sayıları hemen takım halinde aldım ve okudukça çok hayatî bir gerçeği fark ettim: Genç Beyin’i düzenli takip etmeyi sürdürseydim; 8 yılda başıma gelen amatörlük, bilgisizlik, bilinçsizlik, en önemlisi de “danışmansızlık” kaynaklı onlarca vahim hatayı yapmayabilirdim. Meselâ 2010’da yanlış bir kararımla ilgili apaçık uyarıcı yazı 94. sayıdaymış. Yine aynı yıl yaşadığım bir aile probleminin çözümü 97’deymiş. 2011, 2012, 2013, 2014... Tâ günümüze kadar 20’ye yakın çok kritik imtihan yaşadım, biri hariç (Çok özel bir konu!) hepsiyle ilgili mükemmel yazılar gördüm. Yani danışmansızlığın cezasını ağır şekilde çektim; bedelini maddî ve manevî bakımdan büyük bir faturayla ödedim, ödüyorum. Şöyle düşenmek lâzım: Telefonu nasıl devamlı şarz ediyorsak beynimiz ve kalbimizi de “aralıksız” beslemek, doyurmak ve doldurmak zorundayız. Genç Beyin hem başarı hem de mutluluk için tek kelimeyle “mükemmel” bir danışman! Okuyup öğrenme pazara değil, mezara kadar sürmeli. Rumuz: 36
• 2.5 aydır hastanede yatan babaannemin hemşiresi Figen Hanım’a küçük bir kandil hediyesi verdim, o da bana Genç Beyin hediye etti (121. sayı). Babaannemde yaşlılığa bağlı çoklu organ yetmezliği vardı, her an her ihtimale hazır halde başında beklerken dergideki güzel yazıları kendisine okumaya başladım, annem “Başını şişirme!” deyip engellediyse de babaannem ısrarla “Oku, oku!” deyince devam ettim. Figen Hemşire’den 2-3 sayı daha istedim, getirdi. Okudum, okudum, okudum. Babaannem çok olumlu tepkiler verdi, doktorlar da şaşırdı. Büyük ilgiyle ve merakla dinliyor, hatta bazı yerlerde ağlıyordu. Şaşırmaya hazır olun ve “Mâşallah!” deyin: Babaannem iyileşti, eve döndük, şükürler olsun turp gibi! Kendisine Genç Beyin okumaya devam ediyorum. Ayşe Zehra Bozdağ-İzmir
• (...) Açıkça söyleyeyim: 56 yıllık yayıncıyım; 3 yerel gazete, 10 civarında dergi çıkardım. Bugün sadece bir yerel gazete yaşıyor. Yani yayıncılığı çok iyi bilirim, bu yolların hepsinden geçtim. Fakat Genç Beyin gibi bir şey görmedim, hatta hayal bile etmedim. Bunca ilgi çekici bilgi ve birikimi tek sayıya doldurup bunu da 16 yıl sürdürmeyi sadece Allah’ın “özel lütfu” diye değerlendiriyorum. Mum dibine ışık vermez; 6 çocuğum, 17 torunum var ve yıllardır çıkardığım yayınların yüzüne bakmazlar ama hepsi bu derginin müptelâsı. Demek benim yarım asırdan fazladır yakalayamadığım bir şeyleri Genç Beyin yakalamış ki, eline alan tiryakisi oluyor. Bence püf nokta, yazı seçiminde âzamî titizlik ve malzeme çeşitliliği. Biz ne bulduysak, o anda elimize ne geçtiyse sayfalara doldurup matbaaya veriyorduk. Genç Beyin kılı kırk yarıyor. Patronundan çaycısına hepsini tebrik ederim. (...) Mehmet Nazım Yordam    


İnternet YORUMLARI

• Sevinç Abla! Genç Beyin’in 113. sayısında “Çocuk terbiyesinde 10 maddelik âcil eylem plânı” başlıklı yazıdan ben çok faydalandım, sana da mutlaka okumanı tavsiye ederim. 1-2’sini bile uygulamayı başarsan eminim hayli rahatlarsın! Betül Ünsal
• İnternet, sosyal medya, telefon vs. bağımlılığımı %80-90 azaltıp kendime gelmeme, gerçek meşguliyetlerime yönelip üretkenliğimi artırmama vesile olan dergidir Genç Beyin. İnanmayanlar alıp okur, görür. Figen
• “Geciken evliliği hızlandıran adımlar” seminerine katıldıktan 19 gün sonra sözlendim. Bu eğitimde yıllardır 3 aşağı 5 yukarı dengim olan birini değil, “huri” aradığımı fark ettim. “Eş Seçiminde Püf Noktalar” kitabını da okuyunca bütün bakış açım değişti ve Beyza Nur Hanımefendi’yle evlendim. Hamdolsun mutluyuz. Bilâl Şener
• Başarı yolculuğunda 20 yılı 2’ye düşürmek isteyen herkes Genç Beyin’i çok dikkatle okumalı. 16 yıllık takipçisiyim, iş hayatında babamla dayımın 40-50 yılda aldığı mesafeyi Allah (cc) bana 8.5 yılda nasip etti. Bunda birinci etkili unsur Genç Beyin’dir. G. İ.   
• Neclâcığım! Bir dergi düşün: Alıyorsun eline, “Şöyle bakayım!” deyip sayfaları çeviriyorsun, saatlerin geçiyor ve okumadığın tek satır kalmıyor. Sonra başa dönüp artık zevk ve idrâk kabiliyetine göre 2-3 defa okuma ihtiyacı duyuyorsun. İşte bu Genç Beyin! Pelin


Ayın mektupları

• Bu dergiyi çıkaranlarla kesinlikle aynı görüşte biri değilim, hatta taban tabana zıtız. Fakat 2 oğlumdan büyüğü Önel’e aile içinde yarı şaka yarı ciddî “Tembel!” diye takılırım. Diğer oğlum Murat Genç Beyin’in 126. sayısını arkadaşında görmüş, kapağında “Bu tipler ASLA huzur yüzü görmezler: GİZLİ TEMBEL misin? Test et!” başlığını fark edince abisinin durumuna gönderme yaparak bayiden alıp eve getirmiş. Testi çok ama çok beğendim, özgün buldum ve tam tamına aklımdan geçenler aktarılıyordu. Testi uygulayınca maalesef kendimin de bir “gizli tembel” olduğumu fark ettim. Demek Önel bana çekmiş, Murat annesine. 32 yıllık eşim gerçekten normal bir annenin en az 10 misli çalışkan ve fedakâr biridir, bu arada Figen’imi saygı ve sevgiyle anmak isterim. “İstemeye istemeye” de olsa gayet mesafeli baktığım diğer yazıların da çoğunu okudum, hayli etkilendiklerim oldu ama 20. sayfadaki “Depresyona yatkın kişilik özellikleri” türü yazılara ağırlık verseniz daha çok okur çekersiniz. Ayrıca o kadar özlü söz var, ancak Nazım Hikmet’in sözlerine rastlamadım; çok beğendiğim 9’unu yolluyorum, yayınlayacağınızı umarım: (Devamı 130 sayımızda!) Tuncay Ş. Zeydan
• (...) Dualarımda bütün Genç Beyin Ekibi’nin sağlığı ve dergimizin yeni sayısının bir an önce çıkması için yakaracak derecede sâdık bir okurunuzum. Çalıştığım 6 hastanede de belli değerleri olan ve onlar için yaşayamayı kendisine ideal edinen bir hanımefendiye yapılmaması gereken bazı çirkin davranışlarla karşılaşınca ailemi tercih edip işten ayrıldım. O dönemde karşıma çıktı Genç Beyin ve bana öyle etkili bir rehabilitasyon uyguladı ki, anlatamam! (...) Rumuz: Eda
• Her sayı başarı ve mutluluğun yeni bir kitabı gibi. Ben Genç Beyin’i dergi değil, hayat kapsama alanında insan telefonunun şarj âleti olarak görüyorum. İlim adlı baz istasyonunuz çok güçlü ki, bütün atom ve nöronlarımıza kadar çekiyor (Bakın benim gibi bir işçi emeklisini bile coşturdu. İnanın başka zaman iki kelimeyi bir araya getiremem!). Genç Beyin’i her elime alıp birkaç yazı okuyunca öyle coşuyorum ki, 23.663 nüfuslu ilçemizin tek meydanına çıkıp insanlara anlatasım, haykırasım geliyor. Kusura bakmasın, kayınpeder her ay kendi grubunun dergisini getiriyor; elime aldıktan 2-3 dakika sonra her şey bitiyor, etkisi geçiyor. Fakat Genç Beyin’i bayiden bizzat alıp eve getirme, tekrar tekrar okuma ihtiyacı duyuyorum. Ali Yurt


İnternet YORUMLARI

• İnanılması zor, eşimle tam 6 yıl 11 ay flörtten sonra evlenmiş ama henüz balayında çok ciddî tartışıp ayrılmanın eşiğine gelmiştik. Canımın çok sıkkın, kafamın acayip bozuk olduğu günlerdi. Birbirimizle tek kelime konuşmadan eve dönmek üzere Yenikapı vapuruna bindik. Açlığımdan değil, sinir ve stresten kendime tost almak için büfeye gidince Genç Beyin (129. sayı) gözüme ilişti ve “Boşanmanın eşiğinden döndüren adım” başlığı dikkatimi çekti. Alıp okudum, o adımı denedim ve inanın 40 yıllık evliymişim gibi bir tecrübe ve kişilik edindim. Her şey %85 oranında yoluna girdi.Teşekkürler Genç Beyin! S. F.
• Nette rastladım bu dergiye, abimin işle ilgili çözümsüz görünen bir sıkıntısı vardı, bayiden alıp abime hediye ettim. Sonrasını nazar değmesin ve iş tekrar bozulmasın diye anlatmayayım ama çok güzel ve hatta muhteşem şeyler oldu. Filiz Baykara
• En yakın arkadaşım Hacer telefon grubumuzda Genç Beyin’in 129. sayısının kapağını paylaştı, hepimiz âdetâ şok geçirdik, bütün başlıklar 1. derecede problemlerimizdi neredeyse. Beyime söyledim, akşam alıp getirdi, ikimizin de kanaati şuydu: “Kuruşuna kadar helâl olsun!” Esra Özilhan-İzmir
• Hayatında başarı ve mutluluk anlamında gerçek MİLAT’lar yaşamak isteyenlerin dergisi: Genç Beyin! O. E.


 

Genç Beyin için NE DEDİLER?

• 2 fakülte bitirdim, kritik görevlerde bulundum, 4 gelişmiş ülkede toplam 11 yıl kaldım. Genç Beyin’i 8 sayı önce tanıdım, sunulan bilgi ve birikimi görünce hayretim arttı ve takım halinde bütün sayıları hem eve hem iş yerime aldım. Bütün objektifliğim, realitem ve samimiyetimle söylüyorum ki; bu dergi titizlikle okumasını bilen okuruna en az 10 fakültelik maddî ve manevî birikim kazandırır. Tek kelimeyle “MAŞALLAH!” diyorum. Her türlü desteğim sizinle. E. N.
 
• Hep faaliyet ve seyahat halinde bir ailenin kızıydım ama faaliyet ve seyahati hiç mi hiç sevmeyen biriyle evlendim! Bir kartal kafese tıkılınca ne hissederse aynısını tam 8 yıl hissettim. Kesin bunalıma girme arefesindeyken liseden arkadaşım Feyza bana Genç Beyin’in 117. sayısını hediye etti. Kapak konusuna bakar mısınız? “Kendini kontrol etme sanatı.” Sanki bana özel hazırlanmış. Bir okudum, pir okudum ve hemen abone olup peşini bırakmadım. O sayıda istisnasız her yazı bana en etkili antibiyotikten daha etkili bir ilaç gibi geldi. Kendimi hızla toparladım. (...) Feyza

• Devletin kılcal damarlarına girip kanser gibi yayılmış “üniformalı teröristler”in en vahşî darbe teşebbüsünde bulundukları gece Genç Beyin dergisinin 126. sayısının 47. sayfasındaki “Bunu okuyanı Allah MUTLAKA SIKINTIDAN KURTARIR!” başlıklı duayı (Yunus Aleyhisselâm’ı balığın karnından kurtaran dua = Lâilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn) sabah 9’a kadar 10 bin defa okudum. Elhamdülillah millet o vahşî, eşkiya, çukur, hain, şerefsiz darbecilere Allah’ın izniyle en ağır darbeyi indirdi! M. Emin Kutalmış

• Çevresinde çok akıllı bilinip görünen ama gerçekte aklını hiç kullanmayıp duygularıyla hareket eden, sonuçta da hep hayal kırıklıkları yaşayan biriydim. 6 yıllık Genç Beyin birikiminden sonra dengeyi buldum ve artık eskiden günde 10 hayal kırıkılığı yaşıyorsam bu ayda bire düştü, yılda bire çekme hedefindeyim. Hayatım müthiş düzene girdi elhamdülillah! Beni Genç Beyin’le tanıştıran aile hekimim Dr. Nursel Başaran’a bu mükemmel derginin şimdiye kadar çıkan bütün sayılarındaki harfler sayısınca teşekkür ederim. Ayşe Şeyma Kunter

• Okumaya mola vereli 25-30 yıl olmuştu. Kızım matematik öğretmeninin hediye ettiği Genç Beyin’i eve getirince ailece okumayı yeniden keşfettik. Nasıl okuyoruz bir bilseniz... İnanın sıraya giriyoruz ve kimse sırasını kaptırmak istemiyor, anlaşmazlık çıkınca kura çekiyoruz. Sonra abone olduk, bütün sayıları edindik ve inanın Genç Beyin her birimize onlarca uzmanın verebileceği desteği en etkili şekilde verdi. Ben iş adamıyım, ürün ve hizmetlerimin maalesef böylesine ilgi görmemesini kıskandım doğrusu! (İmrendim desem daha doğru olur!) Bütün emeği geçenleri gönülden kutlarım. Dualarımızdasınız. Y. Hakan Çiğit

• Sayın Abdülkadir Akgündüz! Mağaza müdürümüzün tavsiyesiyle “Eş seçiminde püf noktalar” seminerinize geldim ve o yaz evleneceğim beyle olayı bitirdim. Adam 1.5 yılda 2 evlilik yapıp boşandı. Allah beni korudu! Sizi hiç unutmayacağım! Rumuz: Hacer
____

• Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde Abdülkadir Akgündüz Bey’i kendi ifadesiyle “gayet dikkatle” dinleyenlerdendim. Konferansın “Test çözme teknikleri ve doğru şıkkı bulma taktikleri” kısmındaki 2 teknik ve 3 taktiği uygulayarak gerçek sınavda 14.5 net fazla yapmayı başardım. “Olumsuzluk, felâket, sıkıntı, problem ifade eden şık genelde doğru cevap değildir!” kuralı sözelde doğru cevabını kesin bilmediğim 8 soruyu doğru yapmama vesile oldu. Sonra bu kuralı hayatıma hakim kıldım, olumluya odaklanınca hep kazandığımı ve dolaylı da olsa kârlı çıktığımı farkettim. Bendeki en temel değişim budur. Burak Şensancar

• Devlet hastanesinde hemşireyim, aşırı derecede yoğun çalışmaktayım, problemli hasta yakınları dolayısıyla stres ve sinir had safhada. İşi bırakmayı bile düşündüm ama babamın ânî vefatından sonra 6 kişilik ailemizin tek geçim kaynağı benim maaşım olduğu için ayrılamadım. Çok değerli ve eğitimi önemseyen başhekimimizin 121. sayıyı hediye etmesiyle Genç Beyin’i tanıdım ve hayatım değişti diyebilirim. Maddî durumumdan dolayı bütün sayıları takım halinde alamasam da 50 civarında sayıyı edindim. Birindeki yazı strese bakışımı değiştirdi. Ana tema şuydu: “Stresinizi sevin!” Olaya hiç böyle bakmamıştım; gerçekten de her işin stresli yanları vardı ve başarı, mutluluk için stresimizi sevmekten başka çare yoktu. Ondan sonra çok ilginç şekilde stres ve sinir harbi yaşamalarım bıçakla kesilir gibi ciddî oranda azaldı, aslında gidişat aynıydı ama bakış açım değişip stresimi sevmeye başlayınca Allah ağuyu (zehiri) bal eyledi. Özellikle günümüz insanının Genç Beyin okuyarak bu ve benzeri değişimleri yaşamasının elzem olduğuna inanıyor, bütün emeği geçenleri gönülden kutluyorum. Feride Gülsüm Doğanay

• 4 çocuğumun annesi, 15 yıllık hayat arkadaşım, uzman psikolog eşim “Mehmet! Evlendiğimizden beri evimize Genç Beyin giriyor ve ikimiz de içercesine okuyoruz. Kendinde gördüğün değişimleri yazsana!” dedi, geçtim bilgisayarın başına, 5 somut değişim tesbit ettim: 1- Kuru kuruya sevmenin yetersizliğini farkedip eşime sevgiyle beraber saygı da duymam gerektiğini öğrendim, bunu başarıyla da uyguluyorum. 2- İçine kesin faiz (haram) karışan işimden ayrılıp başka işe geçtim; Rabbim helâl lokma adına attığım adımı derhal ödüllendirdi ve tamtamına 3 kat ücretle inşallah helâl ve huzurlu bir işim oldu. 3- Acayip kararsızdım, hep erteliyordum; hızlı ve isabetli kararlar vermeye, hemen adım atmaya başlayınca önüm açıldı. 4- “2 çocuk (kız) yeter!” diyordum, 2 oğlumuz daha doğdu, 6 kişilik aile olduk. Her çocuktan sonra onun belki ebediyyen masraflarını karşılayacak rızık ve imkân kapıları açıldı (Küçük hesap yapma!). 5- Ancak emekli ikramiyesi aldıktan sonra gidebileceğimi düşündüğüm halde eşimle 2 hac, 5 umre yaptık (Biri Ramazan umresiydi, kıymetli Hoca’mla tavafta karşılaşmış ve 3 şavtı birlikte yapmıştık!). Zeynel Karaman

• (...) Bu dergi düne kadar hiç inanmadığım, aksini savunduğum şeylere samimî inanıp aklımı başıma almama vesile oldu. Yani ben değişim yaşamadım, Allah’ın izniyle ve Genç Beyin kılavuzluğunda eski beni tarihin çöplüğüne atıp kendimi yeniden inşa ettim. Annem nazar değer diye hikâyemi yazdırmadı ama bilin ki, o benim! U. B.

 

Genç Beyin hakkında ne dediler?

• Genç Beyin insana her anlamda hayat veriyor. Liseden beri takip ediyorum, şu anda kendi işimin başındayım ve emin olun yaşadığım bütün dirilişlerin vesilesi bu dergidir. Siz değerli Genç Beyin ekibiyle henüz hiç yüzyüze gelmedik ama hep yüzümüzü güldürdünüz. Rabbim de sizi dünya ve âhirette güldürsün! Nail Polat


• Rahmetli babam asgarî ücretle çalışır, 5 nüfusa yetmeyince semt pazarlarında ek gelir için çabalardı ama her ay bayiden Genç Beyin alıp eve getirmeyi ihmal etmezdi. Çok sevdiği arkadaşı Nedim Amca vesilesiyle tanıştığı Genç Beyin sayesinde sigarayı bıraktı, 5 vakit namaza başladı ve bizi de başlattı. Genç Beyin’i baştan sona hiç atlamadan okuyup okumadığımızı çok sıkı kontrol ederdi, âdetâ vasiyeti gibiydi. Allah rahmet eylesin, ileri evresinde teşhis ettiğimiz akciğer kanserinden vefat etti ama geleneği sürdürüp her ay bayiden Genç Beyin alıp eve getirmeyi (ve elbette titizlikle okumayı) hiç ihmal etmedik. Musa Taşçı • Gençler! Bu dergi Allah’ın size büyük lütfudur; farkedin, şükredin ve okuyun! 22 yıllık öğretmenim, içimde zerre kadar tereddüt olmaksızın gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim Genç Beyin size lâzım olan maddî ve manevî bütün birikimi sunmaktadır. Okuyun, hem dünyanız hem de âhiretiniz cennete dönsün! Ali Çınar


• Kayınpederim vefat etmiş, tek kayınbirader tıpkı ailenin babası ve her şeyi konumundaydı. Kızı onun başkanlığında bir kuruldan istedik, bana Genç Beyin hediye etti ve “Bunu her ay takip edip okursan mutluluk ve başarı sana koşarak gelir!” dedi. O gece dergiyi tek satırını atlamaksızın baştan sona “içercesine” okudum, inanın muhteşem bir donanım kazandım. Tek sayılık dergi sandım, çünkü ne varsa hepsi yayınlanmış ve başka sayılara malzeme kalmamış gibiydi. Kapakta 15. yıl yazısını görünce hayret ettim ve hemen bütün sayıları takım halinde aldım; okudum, okudum, okudum, okuyorum. Önüme açılan nimet kapılarının %90’ına Genç Beyin vesile oldu diyebilirim. Nasipse Nisan başlarında bir oğlumuz dünyaya gelecek, dualarınızı bekliyor ve bütün Genç Beyin okurlarını gönülden kucaklıyorum. Ahmet-Filiz Can


• (...) Yapı olarak çok tezcanlı, hiperaktif, hareketli, sabırsız biriydim. Bu bazen kendime, aileme, çevreme zarar verici sonuçlar doğuruyordu. Çeşitli tedavi adımları maalesef sonuçsuz kaldı. Tâ ki 8 yıl önce Genç Beyin’i tanıyana kadar. Kendimi okuyup öğrenmeye verdim, ailemin ifadesiyle %70-80 düzelmişim. Çok büyük günah olmasına rağmen intiharı bile düşünürken şimdiki sağlıklı ve sükûnetli günlere gelmem önce Rabbim, sonra Genç Beyin sayesindedir. Çünkü bu dergide öyle bir samimiyet ve etkileyicilik var ki, insanı çok kısa sürede iyi ve güzelden yana değiştirip dönüştürüyor. A. Kasım Dündar


• İnternette o uzmana, bu uzmana sorular sorup cevap alamayan (Birkaçından aldım ama tatmin olmadım!) biriydim. Genç Beyin’i feribottaki bayide görüp aldım; bütün sorularım “fazlasıyla” cevabını bulduğu gibi artık ben de “cevap veren” konuma geldim. E. Z.


İnternet YORUMLARI

• Genç Beyin okuyan yerinde duramaz! Harekete geçirme gücü en yüksek ne varsa bir sayıya topluyorlar ve bu her ay böyle. Hezarfen
• Kanka! Geçen vapurda bana açtığın dertlerin var ya, hepsinin çözümü Genç Beyin’in son sayısında mevcut. Bayiden al, ilaç gibi gelecek! Tayfun • Aramızda Genç Beyin okuyan var mı? 126. sayıdaki “Gizli tembel misin?” testini yaptınız mı? Ben yaptım, gizli tembelmişim! Zaten bunu bekliyordum, çünkü çorba içerken kimse yoksa kaşığı bırakıp kâseyi kafaya dikiyorum. Dilim, boğazım yansa bile böyle! Tembellik bende gizli de değil, çok gizli. Milimetrik Erhan • Siz okumak istemeseniz, okumayı hiç sevmeseniz bile size kendini okutmayı başaran tek dergi Genç Beyin! • Genel müdürümüzün şirkette niçin böylesine el üstünde tutulan, her şeyin çözümünü mutlaka bilen ve bulan biri olduğunun sırrını an itibariyle anlamış bulunuyorum: Genç Beyin! Banu • Sana dediğim derginin (Genç Beyin) son sayısının kapağını gönderiyorum; başlıkları oku, mecbur alacaksın! Taha • Nilgün Hanım! Başarı ve mutluluk için çok yüksek dozda bir antibiyotik buldum, kullanırsan anında etkisini görürsün ve bana dua edersin! Fakat eczanelerde değil, bayilerde satılır: Genç Beyin dergisi! Aysu

GURBETTE aile huzuru ve çocuk eğitimi için 3 taktik

Sonuç veren denenmiş uygulamalar

Saygıdeğer Genç Beyin Ekibi’ne Duisburg’dan selâm ve saygılar... Canım ülkem Türkiye’mden, ana-baba yurdum Amasya’mdan ayrılıp gurbete göçeli 26 yıl oldu. Yüce Rabbim’e şükür ki, eşimle ve 4 yavrumuzla mutlu bir ailemiz var. Çünkü burada aile huzuru çok büyük tehdit altında. Mutlu yuvada çoluk çocukla beraber olmayı başarabilmek mûcize gibi. Boşanmalar artıyor; çocuklar alkol, uyuşturucu, ahlâksızlık girdabında kaybediliyor. Eskisi gibi Avrupa da bizi istemiyor. Yarım asırdan fazladır kendi refahları ve ilerlemeleri için bizi deli gibi çalıştıran, iliklerimize kadar sömüren, özellikle “Almanya’yı Almanya yapan Türkler’dir!” dedirtecek kadar emek verdiğimiz Avrupa adım adım eski haklarımızı elimizden alıyor. Bunun tek sebebi var: Müslüman olmamız. Zaten hiç şüphesiz ve tartışmasız gerçek şu ki: Türkiye sadece ve sadece Müslüman olduğu için AB’ye alınmıyor. Hele güçlü ve etkili bir Müslüman Türkiye’yi Batı hiç istemiyor. Çünkü bunların dinleri, dindarlıkları bitmiş, yok olmuş. Kendilerini vermişler alkole, uyuşturucuya, ahlâksızlıklara... İşte bu perişan Avrupa ortamında Genç Beyin’le tanışmak bize çok büyük bir mâneviyat, eğitim, öğretim, değerler penceresi açtı. 2003’te Konya’da vali yardımcısı bacanağım 11. sayıyı gönderdi, sonra İstanbul’daki dayı oğlu yollamaya devam etti, ardından abone olduk ve başta eşimle ben Genç Beyin’den muazzam birikim elde ettik, çocuklarımız Genç Beyin Üniversitesi’nden mezun oldular âdetâ. 3265 km. uzaktaki evimize Türkiye’mizden koca bir dinî ve millî değerler penceresi açıldı, kişilik ve karakter gelişimi adına vatan cansuyuyla karılmış hamur misali yeniden yoğurulduk, ruhu acından ölmüş veya can çekişen yığınlar arasında ruhumuz derin nefesler aldı, bu vesileyle çekirdek ailemizi Yüceler Yücesi Rabbim muhafaza etti, şimdilere geldik. Genç Beyin’in bize en somut 3 katkısını belirttikten sonra bütün gurbetçi kardeşlerime “Gurbette aile huzuru ve çocuk eğitimi için 3 taktik”ten bahsedeceğim. Öncelikle Genç Beyin: 1- Kuru ve klâsik va’z u nasihat tarzında değil; hikâye, mizah, fıkra, nükte, espri, güzel söz malzemesiyle “eğlendirerek öğretme”yi fevkalâde başardığı için bıktırıp usandırmıyor. Aksine insanı kendine çekiyor, bir yığın başka cazip şey hazır beklediği halde siz ısrarla Genç Beyin okumayı seçiyorsunuz. 2- Akademik, ağır, uyku getiren yazılar ve felsefî yorumlar yerine hayatın içinden gerçek olaylara ve hikâyelere ağırlıklı yer verilmesi mesajların sunumunda insanı ikna ediyor. Bilgiyle beraber tecrübeler de aktarılmalı ki, sıkıcı olmasın ve insan o yazıda kendinden bir şeyler bulsun. Genç Beyin bunu çok ustalıkla yapıyor. 3- Sadece maddî, dünyalık, kapital odaklı gelip geçici konuları ele alan bir yığın dergi var; “mecburen” bakılıyor ama “iştahla” okunmuyor. Genç Beyin bu tür konuları bile madde ve mânâ dengesi kurarak sunduğu için okuyanın içi ferahlıyor, ruhu doyuyor, gönlü genişliyor. Meselâ cömertlik, komşuluk gibi sayfalar gerçekten bizi mest ediyor. Şimdi “Gurbette aile huzuru ve çocuk eğitimi için 3 taktik”e geçebiliriz: 1- Özellikle… Ferhat Cansun

(Yazınız hayli uzun. Ancak bu kadarını yayınlayabildik. Evinize Genç Beyin girsin, okunsun, yaşansın; gerisinden korkmayın inşallah! Gayret ve ilginize teşekkürler! GB)   

Genç Beyin için NE DEDİLER?

• 13 yıl gecikmeyle de olsa böyle bir bilgi ve birikim sermayesiyle beni tanıştıran Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Şu iki günlük dünyada hamdolsun çok nimetle karşılaştım, hepsi içinde Genç Beyin’in rahatlıkla ilk 3’e girdiğini söyleyebilirim. Allah gayret ve muvaffakiyetinizi daim ve kaim eylesin! Ecz. Ahmet Numan Ergün • Lisenin karşısındaki mobilyacı İbrahim Bey okul müdürü Sami Bey’e bilgisayar masası satarken 115. sayıyı hediye etmiş, o da çok beğenip bütün öğretmenlere tavsiye etmiş ama özellikle kızımın rehberlik öğretmeni Neslihan Hanım’a “Genç Beyin’i mutlaka takip et!” demiş, o da bayiden alıp okuyunca derginin hayranı olmuş ve biricik kızım Halime’ye 118’i vermiş, Halime de eve getirip ailece hepimizi Genç Beyin bağımlısı yaptı. Bu ne güzel bir bağımlılık Allahım! Bütün bağımlılıklar böyle olsa keşke! Saffet Şimşek • Emekli banka müdiresi 77 yaşındaki babaannemde alzheimer (bunama) belirtileri vardı, çok telâşlanıyorduk. Abim eve Genç Beyin getirdi, babaannem dergiyi hemen keşfedip sahiplenerek odasına kaldırdı, biz de iyi gelir diye ses etmedik, bayiden bir daha aldık. Sonra her ay kendisine özel dergi almayı sürdürdük. İnanır mısınız, Allah’ın izniyle unutkanlıktan eser kalmadı (Mâşallah!). İlginçtir, okuduğu her sayıdan aklında kalanlar emin olun bizimkinde bile kalmıyor! Teşekkürler Genç Beyin, tebrikler babaanneciğim! Nükhet Giritli

EVİNİ İHMAL EDEN KADIN nasıl uyandı? Çok önemli farkındalık

(...) Eşim ileri derecede bağlı bulunduğu bir dinî grubun kursunda “hoca hanım.” Evleneli 12 yıl oldu, 3 kızımız var, geçinip gidiyoruz. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse eşim bütün enerjisini kursta harcayınca eve sadece stres, sıkıntı, uyku, ev işlerini ihmal kalıyor(du!). Bir gün bana sordu: “Aileden sorumlu devlet bakanı hanımefendi kursumuza gelecek, ona bir sunum yapma görevi bana verildi. ‘İyi bir sunum nasıl yapılır?’ konusunda malzeme bulur musun?” İşyerinde birim müdürümüzün masasında Genç Beyin’i gördüm, karıştırınca hitabet (etkili konuşma) üzerine yazıya rastladım, izin alıp eve götürürken yolda diğer yazılara baktım ve gözlerim faltaşı gibi açıldı! Çünkü ev işlerini, çocuklarını, kocasını ihmal eden hanımlara uyarı mahiyetinde birkaç yazı vardı ve çok da etkileyiciydi! Yani tam arayıp da bulamadığım türden yazılar... Genç Beyin’i daha bir iştahla ve zevkle eşime verdim. O da tam tahmin ettiğim gibi bir köşeye çekilip saatlerce dergiyle meşgul oldu, baldızın kına gecesinde bile seyredip kaçırmadığı dizisini -Bütün samimiyetimle söylüyorum!- bırakıp Genç Beyin okudu. “Bunu hemen götürme, birkaç gün bizde kalsın!” deyince birim müdürümüze söyledim, “Peki! Ama o sayıyı evdeki arşivimden getirdim, mutlaka bana ulaştır! Çünkü takımı bozmak istemiyorum!” dedi. Aileden sorumlu devlet bakanının işi çıkmış, kursa gelmedi, dolayısıyla eşimin sunumu gerçekleşmedi ama o Genç Beyin sayısı ailemiz için 3 bakımdan milat oldu: 1- Bana “Evi ve sizleri çok ihmal ettiğimin farkındayım. Çok haklısın. Bundan sonra farklı ve tam istediğin gibi biri olacağım inşallah!” dedi. Tam istediğim gibi olmadı ama %50-60 değişti; eve, çocuklara, bana ilgisini artırdı ve elbette bu aile mutluluğumuza çok olumlu yansıdı. 2- Şimdiye kadar çıkan bütün sayıları takım halinde aldık, evimizin havası değişti, bilmediğimiz çok şeyi öğrendik, tam olmasa da küçücük uygulamalar bile her şeyimizi iyi ve güzelden yana etkiledi. Ayrıca her sayısını bayiden almaya başladık, “Yolunu gözlüyoruz!” desem yeri var. Gerçi şimdi de evde dergiyi “ilk okuyan olma” kavgası başladı ama neyse. Bu tatlı ve hayırlı bir kavga (...) Rumuz: 33

Bir dergi okudu; hem iş, hem de eşe kavuştu!

Genç Beyin yönetimine, okur ve sevdalılarına gönülden merhabalar! Oğlum askerden geleli 4 yıl geçtiği halde ne bir iş ne de eş bulamamıştı, ortalıkta gezinip duruyordu. Ailece çok üzülüyor, endişe ediyor ve korkuyorduk. Yaşı gereği her türlü yanlış çevreye girebilir, her hatayı yapabilirdi. Bir akşam eve Genç Beyin’le geldi, 99. sayıydı. Takıldığı bir kitap-kafede arkadaşı Nihat vermiş. Odasına çekildi, eve girince hemen “Anne! Kurt gibi açım! Yemek hazır mı?” diye sorarken o akşam yemek faslını bile atlayarak kapısını kapayıp dergiye gömülmüş. Annesi yemeği odasına götürmüş, “Sonra yiyeceğim!” deyip geri çevirmiş. 4-5 saat okumuş, okumuş, okumuş... Sonra çıkıp yemek istemiş ve “Bu müthiş bir şey! Beni esir aldı anne!” demiş. Ertesi gün meraklanıp konuştum, dergiden bazı yerleri bana da okudu, bir saatten fazla dinledim, gerçekten çok etkilendim. Başarılı ve mutlu olmakla ilgili en can alıcı noktalara temas ediliyor; bunlar son derece çarpıcı örnek, olay ve delillerle sunuluyordu. Oğlum inanılmaz etkilenmiş, tutuşmuş, sorularının cevaplarını bulmuş görünüyordu. Tevafuka bakın ki, o hafta ünlü bir internet alışveriş sitesinde iş buldu. 5 ay çalıştıktan sonra işi bütün incelikleriyle öğrendiğini söyleyip kendisi site açtı. Bazı çekincelerimiz olsa da ailece hiç olumsuz şey söylememeye, şevkini kırmamaya özen gösteriyorduk. Onu hep destekleyip teşvik ettik. İlk başlarda cepten harcasa, karşılığını alamasa da bir gün “Bu ay 6 bin TL kazandım baba!” dedi, çok sevindik. İşi odasından amcasının 2 dönümlük tekstil atölyesindeki bölmeye taşıdı, yanına birini de aldı. İniş çıkışlı geçen 1.5 yıl ardından kendi bürosunu tuttu, kurumsallaşmanın ardından 10-15 bin TL cirolar yapmaya başladı. Derken 5 kişi oldular. Biri yabancı, ikisi yerli 3 ödül aldı; medyada geniş reklamı yapıldı. TV, radyo programlarına çıktı; birçok gazete ve dergi kendisiyle mülâkat yaptı. Ve bir gazetenin haftasonu eki için mülâkata gelen hanım kız oğlumdan sadece sorularına cevap almadı, onun kalbini de çaldı. 2013’te evlendiler, hamdolsun çok mutlular, Mehmet Ali adında dünyalar tatlısı bir torunumuz var. Sitesini tam zirvedeyken 6.5 milyon TL’ye bir Fransız firmasına sattı. O parayla Başakşehir’de aldığı 13 daireyi ve 4 dükkânı kiraya verdi. 180-200 bine aldığı yerler şu anda 600-700 bin TL. Metro ve metrobüs gelince fiyatlar katlandı. Bütün aile fertlerini (kendisi dahil 7 kişi) bir defa hacca, 3 defa da umreye gönderdi. Allah önce Genç Beyin’i yayınlayanlardan, sonra da oğlumdan razı olsun. Tavaflarda sizlere ismen dualar ettik, hususî tavaflar ve hatta umreler yaptık. Oğlum halen farklı bir isim ve 18 kişilik ekibiyle aynı işini devam ettiriyor, dualarınızı bekliyor. “Beni ateşleyip tutuşturan, harekete geçip adım atmama vesile olan Genç Beyin’dir!” diye her fırsatta söylüyor ve annesi de, ben de dualarımızda sizi hep hatırlıyoruz. Not: Bu mektubumu kelime kelime elden geçirip düzelterek size ulaştıran da yine oğlumdur. Rumuz: Çırmıktılı PTT emeklisi   


Firmanda SIFIR SORUN için sen de bunu uygula! Çok hassas!

Merhaba! 26 işçi çalıştırıyorum. Genç Beyin’i çok sevdiğim eski bir müşterim hediye etti, 7-8 yıldır takip ediyorum. Bu dergiyle çok önemli bir bilince kavuşup maddî ve manevî ciromuzu artırdık elhamdülillah! Şöyle ki: Elemanların (...) Hasan Eriş

DAHA İYİ ne yapabileceğini düşünenlere 2 tavsiye Japonlar’ın 3 varlık sebebi

Genç Beyin’i 2011 Ramazan’ında tanıdım. Üniversiteyi yeni bitirmiştim, iş arıyor veya daha iyi ne yapabileceğimi düşünüyordum. Eğitim sayfasındaki bir yazıdan aldığım ilhamla ilimiz işadamları derneğinden zar zor kaynak bulup teknoloji fuarı için Japonya’ya gittim. Bu ilk yurtdışı seyahatimdi ve hayatımda milat oldu. Japonya’da büyük çaplı bir Türk işadamının Türkiye işlerini takip eden ekibin içine dahil olmuş halde yurda döndüm. 2.5 yılım böyle geçti. Sonra bir Japon firmasına üst görevle transfer edildim, ücretim 4 katına çıktı ve hâlâ bu görevdeyim. Bana ilham kaynağı olan Genç Beyin’i yoğunluğum ve iki ülke arasında mekik dokumam sebebiyle uzun süre takip edemedim, sonra tekrar almaya başladım. Dergiyi aynı, hatta daha ileri bir yoğunlukta bulunca “Genç Beyin’i çıkaran beyin ve onun ekibi tam Japon zekâsıyla çalışıyor!” demekten kendimi alamadım. Çünkü müşterinin (okurun) okumadan geçemeyeceği, mutlaka ilgileneceği ve başkalarına tavsiye edeceği yazılarla dopdolu bir dergi yayınlıyorsunuz. Japonlar 3 şeye özel önem verirler, hatta şirketlerinin varlık sebebi bu 3 şeydir: 1- Müşteri ürün (...) Gencay Eren Gülova   

13 yaşındaki Şeyma’dan mektup var!

Sayın Genç Beyin Ekibi! Ben Şeyma. 13 yaşındayım. Maddî durumumuz iyi olmadığı için annem her ay Genç Beyin’i karşı komşumuz Huriye Teyze’lerden alıyor, bir hafta kadar okuduktan sonra tekrar onlara veriyordu. Evimize girer girmez derginin bizdeki tek dakikası bile boşa geçmiyor, 4 kardeşimle annem azıcık kavga ederek de olsa sırayla okuyorduk. Sonra aramıza babam da katıldı. Devlet memuru babam en fanatik Genç Beyin okuru oluverdi. Bir akşam yemeğinde mobilyacılık yapan amcam da Genç Beyin’le tanışınca hem bizi (benim adımla) hem de kendilerini dergiye abone yaptı. O aydan sonra kendi dergimize kavuştuk. Yıl bitince abone yenilemek için babam erken davrandı ve kendi öz bütçemizle Genç Beyin’e abone olduk. Genç Beyin’den sonra evdeki gözlemimi aktarmak istiyorum: TV dahil, boş şeylerle meşgul olup vakit kaybetmek yerine “okuyup öğrenme” alışkanlığı kazandık. Belediyenin her ay evlere ücretsiz bıraktığı yarım gazete gibi basılmış faaliyet bülteni haricinde bir şey okumayan bizler beynimizi, kalbimizi ve ruhumuzu doyuracak bir bilgi ve birikim kaynağını takip etmeye başladık. Bilmiyorum ama bizim gibi bu dergiyi yeni sayısı çıkana kadar evire çevire, tekrar tekrar okuyan ve öğrendiğini her fırsatta paylaşan var mıdır acaba? (...) Ş. Tutkun (Not: Haklısınız! Genç Beyin’i alıp okuma, öğrenme, öğrendiklerini anlatma ve en önemlisi yaşama hassasiyetinizden dolayı sizi ve ailenizi tebrik ederiz. Ama unutmayın ki, Genç Beyin gibi “ilginç, orijinal, faydalı” bilgi ve birikimle dopdolu bir başarı ve mutluluk sermayesinin neredeyse bütün okurları benzer hassasiyeti gösteriyorlar. GB)

Abimi ve ablamı nasıl kurtarıp YENİDEN kazanabiliriz?

Sevgili Genç Beyin! Senin hayatımdaki yerin, ana-babamın hayatımdaki yeri kadar değerli. İşte sebebi: Annemle babam dünyaya gelmeme vesile oldular ve beni büyüttüler, sen ise yeniden dünyaya gelmeme ve yetişip gelişmeme vesile oldun. Şartlar gereği eğitimli bir ailem olmadı; ana-babamı suçlamıyorum asla, çünkü çok zor şartlardan geldi ve öyle gördüler. En büyük abim “sakinleştirici” diye başladığı haplarla bir batağa düştü ve uyuşturucu bağımlısı oldu, tedavi gördü, 3 yıl kullanmadı, o zehir çevresinden uzak kaldı; sonra tekrar başladı, halen ailemizin en büyük imtihanı. Ablam çalıştığı gelinlik firmasının kendisinden 22 yaş büyük patronuna kafayı taktı, 5 çocuklu o adamın ikinci eşi oldu ve aile büyüklerinden izinsiz kaçıp gitti. Bu da ailemizin diğer büyük imtihanı. 2 küçük kardeşimle ben kaldık ama annem ve babam çok bitkin, yılgın, sıfırı tüketmiş haldeler. Genç Beyin’i Türkçe öğretmenim Halil Çubukçu vasıtasıyla tanıdım, okul kütüphanesindeki sayıların eksiksiz hepsini okudum, bazılarını 3-4 kere devrettim. Sonra Halil Hoca okumaya hayli meraklı, özellikle Genç Beyin’e çok ilgili olduğumu görünce okul aile birliği bütçesiyle beni abone yaptı. Buna öyle sevindim ki, hocama mahçup olmamak için derslerime çok çalıştım ve sınıf birincisi oldum. 2 yıl sonra üniversite sınavına gireceğim inşallah. Beni düşündüren 4 konu var: 1- Annem ve babam kişisel olarak iyi insanlar ama başta birbirlerine, sonra biz çocuklarını sevgilerini nasıl gösterebilirler? Bunu başarmanın veya başarılmasına vesile olmanın yolları nelerdir? 2- Benim durumumdaki aile çocukları kendilerine ve yakınlarına zarar vermeden, yanlış yollara sapmadan, tuzaklara düşmeden olumlu yönde nasıl gelişim ve değişim sağlayabilirler? 3- Her şeye rağmen abimi ve ablamı nasıl kurtarıp yeniden kazanabiliriz? 4- Bütün bu konularda özel sektör veya devlet destekleri var mıdır, varsa nelerdir? Bu sorulara cevap anlamında yazılar yayınlanırsa eminim benim ve başkaları için son derece faydalı olacaktır. (...) Rumuz: Çölde açan pembe gül

Genç Beyin için NE DEDİLER?

• 18 yıldır basın yayın dünyasının içindeyim, her şeyi yakinen takip ettiğimi sanıyorum ama Genç Beyin’deki yazılar bana bambaşka seviyede farklı geliyor. Yani okuyup öğrenme ihtiyacı hissediyorum. Bu gerçekten büyük bir başarıdır. Mustafa Nuri Çetin • Tahminlerinde pek yanılmayan biriyimdir. 3. sayısını alınca “1 yıl sonra kesin kapanır!” dediğim dergi 15 yıldır çıkıyor. Son sayısını bayide görünce tahminimde yanıldığımı anladım, alıp karıştırdığımda 3. sayının en az 10 katı yazıyla karşılaştım ve şok oldum. Demek insan çalışır, didinir, azmederse her şeyi başarabilir. İyi ki yanılmışım! Genç Beyin’in kıyamete kadar çıkması için samimî duacıyım. Tebrikler size! Dr. İsmail Şimşek • Hani o klasik ifadeyle söyleyeyim: İnsanlar 2’ye ayrılırlar: Genç Beyin’le tanışmış talihliler. Genç Beyin’le henüz tanışmamış talihsizler. Maalesef ben düne kadar 2. gruba giriyordum, 119. sayıdan beri talihlilerdenim çok şükür... Mediha Sude Yılmaz

 

İNTERNET yorumları

• Vallâhi Genç Beyin’i okuyan, Kur’ân ve hadis hariç başka kitap okumasa da olur. Çünkü her bilgi ve tecrübenin en özünü, özetini, ilgincini, mutlaka bilinmesini gerekenini ilim dedektifi gibi araştırıp doldurmuşlar tek sayıya. Mâşallah! Ersin Güner (İlk cümle sizin görüşünüz! Şüphesiz Kur’ân ve hadis dışında mutlaka okunması gereken çok kitap var! GB) • Her insanı %99 değil, %100 ilgilendiren konular seçilmiş. Kübra Tokgöz • Eğlenerek öğrenmek, sıkılmadan okumak, ilgiyle takip etmek, heyecanla uygulamak. İşte Genç Beyin! Gül

Kitap-kafede EN ÇOK İLGİ GÖREN dergi Bir rica

(...) İlimizin en büyük AVM’sinde kitap-kafe açtık. Okumayla sohbeti birleştirelim dedik, başarılı da olduk. 10 civarında dergiye aboneyiz, Genç Beyin en çok ilgi göreni. Durum böyle olunca şimdiye kadar çıkan bütün sayıları takım halinde aldık, kafemize ve Genç Beyin’e ilgi daha da arttı. Öyle ki, 3 takım daha almak zorunda kaldık. Dergideki yazılar gençler tarafından inanılmaz ilgi görüyor ve eline bir sayıyı alan bazen saatlerce bırakmıyor. Genç Beyin’in bilgiyle tecrübeyi beraber yansıtması, konuları çok çarpıcı alanlardan seçmesi ve bunları insanı çeken merak uyandırıcı başlıklarla vermesi, son olarak da her şeyi eğlenceli tarzda sunması başarısının temelini oluşturuyor. Çok daha fazla sayfalı, battal boy, kuşe kâğıt ve pahalı baskı dergilerle kıyaslanmayacak kadar yoğun ilgi görmesi gösteriyor ki; işe ruhunuzu katmadıktan, somut bir fark sergilemedikten sonra boşa kürek çekmiş oluyorsunuz. En son sizden ricamız: Defolu, okunmuş, elinizde kalan Genç Beyin sayılarını kargosu bize ait olarak gönderebilirseniz hem daha geniş kitlelere tanıtıma katkı sağlarız hem de kitap-kafemizdeki büyük ilgi ve talebe cevap vermiş oluruz. (...) Yusuf Karaköse

 

“Başarı ve mutluluğun peşini bırakmamasını, sana koşarak gelmesini istiyorsan…” 2 şeyi uygula!

Kıymetli Genç Beyin Ekibi’ne en içten selâmlar, saygılar, sevgiler... Biricik kızım Yağmur’a kolejin rehber öğretmenlerinden Birgül Hanım Genç Beyin hediye ederek demiş: “Başarı ve mutluluğun peşini bırakmamasını, sana koşarak gelmesini istiyorsan öncelikle dersi derste çok iyi dinle, sonra da bu dergide okuyacaklarını çok iyi kavra ve uygula.” Hatta bu cümleyi başyazının altındaki boşluğa yazıp tarih atmış ve imzalamış. Kızımı çok etkiledi bu tavsiye. Dersleri derste çok daha odaklı bir dikkatle dinlemeye, Genç Beyin’i içercesine okumaya başladı. Derken annesiyle ben de Genç Beyin tiryakisi olduk, her ay onlarca kitap bitirsek elde edemeyeceğimiz birikime kavuştuk. Sonra abone olduk, bütün sayıları aldık, kızımla annesi kesin tamamını bir kaç defa okumuşlardır ama ben galiba 50. sayısına ancak çıkabildim. Bu da büyük başarı. Çünkü liseden sonra okuduğum kitap sayısı 2-3’ü geçmez. Yağmur bu yıl ilk tercihi olan PDR’ye girdi, çok sevindi, elbette biz de onunla sevindik ve kendisine sordum: “Sana şöyle iyi bir hediye almak istiyorum. Ne istersin?” Hiç düşünmeden “Sadece bana özel olmak şartıyla takım halinde Genç Beyin istiyorum!” dedi. Aldık, inanın ilk tercihine girmekten fazla sevindi ve 125 sayıyı kendi kütüphanesine itinayla yerleştirdi. Üstüne de şöyle yazmış: “İzinsiz tek sayı bile almak TEHLİKELİ ve YASAKTIR! Müdüriyet” 21. yüzyılın teknoloji ve eğlence bağımlısı gencini etkilemek, motive etmek, kazanmak bakımlarından bu çok büyük bir başarıdır. Bütün ekibinizi can u gönülden tebrik eder, başarılarınızın artarak devamını dilerim. Sağlıcakla kalın... Ramazan Coşkuner

 

Evlilikte FAZLA AKILLI hanımlara 5 tavsiye

Kaptan 40 yıllık mutlu evliliğini ve nasıl evlendiğini anlatıyor: “0 zamanlar 2. kaptan olarak bir yük gemisinde görevliydim. Evlenme zamanım neredeyse geçmişti. Aradığım ideal hanımı bulamıyordum. Personel müdürü bir arkadaş beni şirket yemeğine davet etti. Bütün personel vardı. 2 yıl önce görev aldığım geminin İtalya seferinde fırtına yüzünden battığını ve başımdan geçenleri anlatıyordum. Geminin yan dönmesini, azgın sulara rağmen yüzerek başka gemiye çıkışımızı anlatırken genç bir kız bana ciddî ciddî ‘Peki siz bu kazadan kurtulabildiniz mi?’ diye sormaz mı? Hemen personel müdürü arkadaşımın kulağına fısıldadım: ‘Bu kız tam bana göre! Aradığım ideal hanımı buldum! İşi ayarla! Ve 40 yıldır bu hanımla mutlu bir evliliğim var!” Eşlerini daha çirkin ve aptal kadınlar için terk eden erkeklerin ortak noktası, “gül gibi” ve akıllı eşleri sayesinde inanılmaz yorulmuş, bîtap düşmüş olmaları. Çünkü “gül gibi” ve akıllı hanımlar aptal ve çirkin hanımlardan daha çok emek istiyor. Çünkü “yoruyorlar” kocalarını. Çıtayı o kadar yükseğe dikiyorlar ki; onları mutlu etmek, şaşırtmak ve etkilemek kocalar için en atletik deveye bile hendek atlatmaktan zor oluyor. O yüzden bir süre sonra kocalar yeni bir şey gösterdiklerinde onlara “Aaa! Biliyorum, bunu filanca kitapta okumuştum!” diyen birindense “Aaa! Hayatımda ilk defa mum ışığı görüyorum!” diyen birini tercih etmeye başlıyorlar. Şimdi ana-babalara sesleniyorum: “Kızım çok güzel ve akıllı!” deyip hava atmak yerine, yarın evlenince “kocasını yorup bîtap düşürmeyecek” dengeli bir kız yetiştirmeye odaklanın. Bunun için de şu terbiye metodunu uygulamalısınız: Kızınızı ailenin küçük ve şımarık prensesi olarak yetiştirirseniz o da daha ilkokulda “Küçük dağları...” edalarıyla ortalıkta salınmaya başlar ve artık isteseniz de frenleyip dengeleyemezsiniz. En iyisi “İslâm’ın 5 şartı var, altıncısı haddini bilmek!” kuralını en başlarda öğretmek. Elbette kızınız nazlanacak, çocukluğunu yaşayacak ama kesinlikle haddini bilecek! Haddi aşarsa ileride evliliği şaşabilir, dikkat! Bazen 6-7 yıl süren flörtlerin, Leylâ ve Mecnun aşklarının evlilik sonrası hayal kırıklığına dönüşmesini inceleyen uzmanlar şu gerçekle karşılaşıyorlar: Kocalar bir yıllık evliliği bir ömür yaşamış gibi yorgun, argın ve bîtap hissediyor. Bu tip kadınlar kocalarını o kadar yoruyorlar ki, “şiddetli geçimsizlik”le boşanan kocalar 2. eş adayları için “Aman abi! Çok güzel ya da akıllı olmasın!” diyorlar. Yorgun kocaların daha az güzel ve daha az akıllı hanımla huzur bulmaları üzerinde hassasiyetle düşünüp kafa yormak, gerekli tedbirleri almak gerek. Neden huzur? Çünkü bu hanımlar onları yormuyorlar. Her gittikleri ortamda ilgiyi üzerlerine çekmiyor, her konuşmalarında zekâlarıyla etraflarındakileri ezmiyorlar. Bu hanımları yönetmek de kolay, evlenip hayat arkadaşlığı yapmak da. Çünkü onlar daha ufak şeylerden mutlu oluyor, daha az sorguluyor, kocalarına kendilerini daha iyi hissettiriyorlar. Kısacası hayatlarının bir bölümünde öyle ya da böyle güzel ve akıllı bir kadından dili yanan erkekler artık güvenli ve daha az emek isteyen yolu, yani daha az güzel ve daha az akıllı kadınları seçiyorlar. Her hanım kendini güzel ve akıllı görür ama diyelim ki siz cidden böyle bir hanımsınız. İşte evlilikte “fazla akıllı” hanımlara 5 tavsiye: 1- Bilgi ve zekâ… Nilay Gün



5 bariyeri kaldır, senin de ÖNÜN AÇILSIN!

Farkındayım, çok klâsik olacak ama başka hitap cümlesi bulamadım; size içimden geldiği gibi seslenmek isterim: Beynimin ve kalbimin gıda kaynağı Genç Beyin’i yayınlayanlara gönülden merhaba! İş yoğunluğum ve dünya teşkalası sebebiyle bulunduğum ilçeden hiç ayrılamadığım için İstanbul-Fatih’e gelip sizinle tanışamadım, seminerlere katılamadım, yüzünüzü görmedim ama emin olun bir ömürdür sizinle tanışıyormuşuz gibi yakın ve sıcak geliyorsunuz bana. Genç Beyin’i ilk defa 2011 başlarında ilçemizdeki tek gazete bayii olan Bakkal Şükrü Amca’nın Asmalı Çarşı’daki asırlık dükkânından aldım. 10 tane geliyormuş, alıcıları belliymiş ama biri öğretmenmiş ve izinde olduğu için almamış; işte o dergi bana nasip oldu. Yaşadığım dertler, sıkıntılar, çileler ve beni bunaltma noktasına gelen ne varsa sanki hepsinin çaresi tek sayıda toplanmıştı; çok şaşırdım! Bu kadar tevafuk olurdu! “Genç Beyin karanlık dünyama güneş gibi doğdu!” desem asla abartmış sayılmam, çünkü 4 yıl öncesine göre en az %75-80 daha mutlu ve başarılı konumdayım. Takvim yaprağı üzerindeki güzel sözü okumaktan başka “okuma”yla bağlantısı bulunmayan ben, Genç Beyin’i içercesine okumaya başladım. Eşim ve yakın çevrem başta olmak üzere beni tanıyanlar, hayatımda başarı ve mutluluktan yana bu büyük değişimin en önemli sebebinin Allahu Teâlâ’nın izniyle Genç Beyin olduğunu gayet iyi biliyorlar. Bu küçük ilçede ve dar çevremde 50’ye yakın insanı Genç Beyin’le tanıştırdım. İstisnasız hepsi de bana dua ediyor, aynen benim gibi iç ve dış huzurun tadına varıyorlar. Daha somut ifadeyle kendimde ve tanıştırdıklarımda 5 bariyerin kalktığını, önlerinin açıldığını gördüm: 1- Ümitsiz… Rumuz: Yurteli



Bir dua öğrendim, HAYATIM DEĞİŞTİ!

Saygıdeğer Genç Beyin yetkilileri! Adım Tolga. Boşanmış ana-baba çocuğuyum. Sosyetik çevre kadını annem, babamla evlenmeden önce sevdiği adamla evlenmek için babamdan ayrılınca 4 yaşından beri babaannemin himayesinde büyüdüm. Çok sıkıntılar çektim, 25 yılda 250 yıllık dertlerle boğuşmak zorunda kaldığımı söyleyebilirim. Elbette yalnız kalınca büyük, affedilmez, hazmı çok zor hatalar yaptım. 2008’de babaannemin vefatıyla iyice yalnız, kimsesiz, çaresiz kaldım. Babam zaten bir iş problemi sebebiyle yıllar önce Bakü’ye kaçmak zorunda kalmış, orada yeniden evlenip yerleşmişti. Çalıştığım firmanın Sirkeci depo sorumlusu olduğum için bir süre depoda kalmaya başladım ama şartlar çok uygunsuz olduğu için alışamadım. Patrona durumumu anlatmak, çözüm yolu bulmak için gittiğimde onu gözlüğünü takıp iyice eğilmiş halde Genç Beyin okurken gördüm. Beni dinledi, bir vakfın yurduna telefon etti, oraya yerleştim. Yurttaki oda arkadaşımda Genç Beyin’in bütün sayılarını görünce “Neymiş bu Genç Beyin?” diye merak edip okumaya başladım. Bir ayda 23 sayı bitirip bir üniversite mezunu kadar birikim elde ettim. Genç Beyin sanki ruhumdaki bütün yaralara merhem oldu, okudukça iyileştim ve yine patronun devreye girmesiyle vakıfta işe başladım. Din ve diyanetle büyümüş biri değildim, hatta böyle şeylerden özellikle uzak kalmış ortamdan geldiğim halde dergide mâneviyat ağırlıklı yazılar 25 yıldır çorak kalmış gönlümdeki susuzluğu hızla gideriyordu. Namaz kılmayı bilmediğim halde dergide Peygamber Efendimiz’in (sav) dualarını ezberleyip (ilk başta kâğıttan, sonra ezbere) okudum. Sonra namaza başladım ve kendim makbul dua araştırması yaptım. “Bir dua öğrendim, hayatım değişti!” diyebile-ceğim duayı her namaz öncesi ve sonrası okumaya başladım. Şimdi onu aktarayım, ardından yaşadıklarımı anlatmaya devam edeceğim. Hz. Ekl b. Humeyd (ra) anlatıyor: “Yâ Rasûlallah! Bana bir dua öğret!’ dedim. ‘Allahım! Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin, fercimin şerrinden sana sığınıyorum!’ de buyurdu.” Ebû Dâvu, Tirmizî Bu duayı okumaya başladığımın ilk haftası Rabbim maddî ve manevî anlamda bana peşpeşe öyle rahmet ve bereket kapıları açtı ki; önce buraya bir bir yazmıştım, sonra Rızâ-yı İlâhî’ye zarar verir veya nazar değer fikriyle sildim. Allah’a sonsuz şükür, Genç Beyin’e teşekkür ederim. Şunu bilmenizi isterim: Sizler son nefesime kadar dualarımda olacaksınız. Tolga Özmermer



MİRAS kavgası nasıl bitti?

(...) Öz ablamız güya uyanık davranıp avukat olan kocası marifetiyle 2011’de ilik kanserinden rahmetli olan babamın mirasının yarısından fazlasını kendi üzerine yaptı. Kalanı ben ve diğer 3 kardeşime bölüşüp suyunun suyuyla yetindik. Bu hepimize dokundu, akıllanır diye bekledik ama aşırı para hırslı avukat kocasının baskısı galip geldi ve neticede iş mahkemeye düştü. Adalet tecellî etti, enişte kaybetti, hakkımızı aldık. Hatta iki tarafın da mahkeme masraflarını ödemek durumunda kalınca ciddî zarar da etti. Yani haklarına razı olsalar çok daha kazançlı çıkacaklardı. Ama 2 günlük dünya hırsı kaybettirdi, üstelik aramıza soğukluk girdi, ablamla 2 yıl neredeyse hiç görüşmedik, çok tatlı 2 yeğenimizi sevemedik. Bir gün cami şadırvanında oturmuş bunu düşünürken biri geldi, abdest aldı, sonra bana dönüp “Karadeniz’de gemilerin mi battı kardeş?” diye sordu. Ses çıkarmadım, sonra onu samimî bulunca herşeyi anlattım. Çantasından çıkardığı Genç Beyin’i bana uzatıp “Bu dergi hediyemdir! Okursan rahatlarsın!” dedi ve kartını da vererek ayrıldı. Ertesi gün cumaydı, hem Genç Beyin için teşekkür etmek hem de cumasını tebrik maksadıyla aradım. Bir saat sonra şu mesajı yolladı: “İyilik yapana iyilik yapmak erdem değil, vazifedir. Asıl erdem, kötülük yapana iyilik yapmaktır. Başkalarının kötülükleri iyilik yapmamanın mazereti olsaydı, kimsenin iyi olmasına gerek kalmazdı. Hz. Amr b. As (ra) der: ‘Erdem (fazilet), ziyarete gelenin ziyaretine gitmek değildir. Asıl erdem gelmeyene gitmek, eziyet edene şefkat göstermektir.” Bu mesaj üzerinde saatlerce düşündüm, tekrar tekrar okuyup nefis muhasebesi yaptım ve ânî bir kararla hediyemi alarak sürpriz yapıp ablamlara gittim. Enişte kapıyı açtı, sonra ablam ve 2 yeğenim geldi, çok şaşırmışlardı. Buyur ettiler, girdim ve ablamla uzun uzun sarılıp ağlaştık, enişte de çok duygulanmış görünüyordu. Beraber yemek yiyip hasret giderdik. Diğer kardeşlerimi de getirdim, iş tatlıya bağlandı. (...) Rumuz: Miraz



25-35 YAŞ ARASINDAKİLER! 7 hatayı yapmayın, pişman olmayın! Çok kritik!

63 yaşındayım. Güzeller güzeli, tatlılar tatlısı, şirinler şirini 2 torunumun babası; 28 yaşındaki oğlum hayat tecrübesi ağırlıklı başbaşa sohbetimizde nezaket kılıfında cesaretle sordu: “Geriye baktığında ‘Öyle değil de böyle yapsaydım!’ dediklerin var mı baba?” Yani meâlen “Pişmanlık duyduğun hataların neler?” demek istiyordu. Çok önemli bir soruydu bu. Elbette beşeriz, şaşarız ve hayatta her şeyi “milimetrik ayarla” yaşayamıyoruz. Hamdolsun istikrarlı, istikametli, hayırlı, bereketli bir hayat yaşadım ama daha iyisi mutlaka olabilirdi; kendimi, ailemi, akraba ve dost çevremi, diğer insanları, en önemlisi de Rabbimi çok daha fazla razı edebilirdim. Oğluma verdiğim cevap bana bu yazıyı yazdırdı ve özellikle 25-35 yaş arasındaki herkesin dikkatini 7 hatayı yapmamaya, yıllar sonra da pişman olmamaya çağırıyorum: 1)...


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• 3 oğlumuz, 1 kızımız olduğu halde 26 yıllık eşimle “şiddetli geçimsizlik” yüzünden ayrıldık. O dönem boşanmayı çok gerekli, tek çıkar yol, rahatlama sebebi görüyordum. Sadece bir hafta sonra böyle olmadığını anladım ve yeni tanıdığım Genç Beyin’deki yazılar hatalarımla bu çok yanlış kararımı âdetâ yüzüme çarptı. Evlilere tek sözüm: “Bütün ezâ ve cefasına rağmen ilk eşinizin kıymetini bilin, sonra kesinlikle pişman olursunuz!” M. A. • Genç Beyin’le başta kendim olmak üzere bugüne dek çok iyi tanıdığımı sandıklarımı en tarafsız şekilde yeniden tanıdım; 2009 Ekim’inde 35 yıldır her şeyimi etkileyen olumsuzluk âbidesi ve felâket tellâlı bir yakınımdan uzaklaşıp kurtuldum. Sonrasında çok seri kararlar ve peşpeşe adımlar geldi, başarı ve mutluluk anlamında Rabbim geçen yılları kaza ettirircesine bana ihsan ve ikramlarda bulundu. Rumuz: Hakan • Okullara “genç beyin” adlı zorunlu ders konulmalı ve Genç Beyin dergisinin şimdiye kadar çıkan bütün sayıları ders kitabı olarak tek tek ve tekrar tekrar okutulmalı. Ali Uygun • 1 yıllık öğretmenim. Ne yalan söyleyeyim; 6 defa ticareti denedim, olmayınca öğretmenliğe mecbur kaldım. Geçindirmem gereken bir ailem vardı. Fakat aklım fikrim hep ticaretteydi. Genç Beyin’i 121. sayısıyla tanıyıp da bu hazinenin mübtelâsı olmak hayatımda MİLAT’tır. Bu bilgi ve birikim kaynağını elinde bulunduran insan, eğitim ve öğretimi nasıl sevmez ki? Hasan Hüseyin Canver • Kızıma su almaya gittiğim vapur büfesinde gördüm Genç Beyin’i. Kapaktaki başlıklar bana “Haydaaa!” dedirtti. Çünkü arayıp da bulamadığım, neredeyse hepsiyle %100 ilgili olduğum konulardı. Daha doğrusu, ihtiyaçlarımı yansıtıyordu. Hemen satın aldım ve 2 yıl 8 aydan beri gözüm, kulağım, aklım, fikrim yeni sayınızda. Melahat-Büşra-Mustafa Yılmazer • (...) Yani dergideki yazıların çok etkili mânevî desteği ve çözüm teklifleri olmasaydı 17 yıllık eşimden ayrılmış olabilirdim. Okudukça asıl ve en büyük hatanın eşimde değil, bende olduğunu farkedip eşimden özür diledim; o da bana daha yumuşak davranmaya, destek olmaya çabaladı ve bugünlere geldik. Genç Beyin hayatımda yepyeni bir mutluluk sayfası açmamın adıdır. R. A.


FİNALDE Genç Beyin etkisi

Merhaba... Adım Elif Şener. Genç Beyin’i okul kütüphanesinde ders çalışırken gördüm, çok ama çok beğendim. O gün öğleden sonra 3 finalim vardı, dergiyi okumaktan istediğim gibi çalışamadım. Yazılar öyle ilginç ve merak uyandırıcıydı ki, “Şunu da, bunu da okuyayım!” derken saatler geçti ve yarım saat gibi az bir zamana 3 dersin notlarını sıkıştırdım. Dergideki yazılardan aldığım aşkla ve şevkle âdetâ “hızlı çekim” çalışıyordum. İşte bu mesajı size yazmamın sebebi: İlk sınav tek soruydu ve yorum ağırlıklıydı, Genç Beyin’de okuduğum 2 hikâyeyi aktarıp kafama göre yorumladım; 85 aldım. Diğer 2 sınavda da sorular kolay geldi; birinden 92, diğerinden 95 aldım. Fakat 85 aldığım sınavdan neredeyse herkes “çaktı!” Hoca beni sordu, odasına çağırdı, yorumumun kaynağını merak ettiğini söyledi, “Genç Beyin!” dedim. Çekmecesini açıp son sayıyı gösterdi ve bana hediye etti. Çok gururlandım. Artık her yeni sayınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Elif Şener/İzmir


Güne YENİ BİR GÜN ekleten adım

(...) Sonuçta 4 ay kadar önce bir “âcil eylem plânı” yapmaya karar verdim. Açıkça söyleyeyim: Plânı yaptım ama hepsini uygulamak mümkün olmadı. Sadece her gün 3-4 saatimi ayırıp çok kalitesiz ve bomboş “geyik muhabbet”leri yaptığımız arkadaşlarla buluşmaları 1 saate düşürdüm. İnanın sanki günüme yeni bir gün eklenmiş kadar vaktim arttı, genişledi. Odamı yeniden düzenledim, motivasyonum arttı, kendime güvenim geldi ve bugün itibariyle: 1- Haftada bir olan deneme sınavı sayısı günde 2-3’e çıktı, netlerim arttı, tercih listemdeki fakülte çıtasını yükselttim. 2- Rehber öğretmenimiz Fuat Hoca’nın bana hediye ettiği 8 kitabı tek satır atlamadan okudum, üstüne kendi paramla 4 kitap daha alıp okuma plânıma ekledim. 3- Evde annemin iş yükünün yarısına yakınını üstlendim, hayli dua aldım; bunu farkeden dayım bana 2 üst model akıllı telefon hediye etti. 4- Odamda kendimle başbaşa kalıp gelecek plânları yapmaya fırsatım oldu, bunlar için dizüstümde bir klasör açtım ve içini hedeflerim doğrultusunda birikimle doldurmaya başladım. 5- Genç Beyin’in şimdiye kadar çıkan bütün sayılarını baştan sona bir kere daha okudum, ilk okumalarımda öğrendiklerimin %90’ını unuttuğumu farkettim ve bilgiler tazelendi. Bütün bunlar sadece her gün 3-4 saatimi ayırıp çok kalitesiz ve bomboş “geyik muhabbet”leri yaptığımız arkadaşlarla buluşmaları 1 saate düşürmem sonucunda gerçekleşti. (...) Hakan Görgün


8 NÜFUSLU aile babasından mektup

Sayın yetkili! Çok zor şartlarda 8 nüfuslu bir aileyi geçindirmeye çalışmama, maaşımı kuruşu kuruşuna plânlayıp ona göre harcama yapma mecburiyetime rağmen 117. sayısından beri Genç Beyin alıyorum. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyeyim ki, ödediğim ücret size ananızın ak sütü gibi helâl olsun! Hayatımızın her alanında hem eşimle bana hem de çocuklarımıza yepyeni pencereler açtınız, hepsini tek tek sıralayamam, sadece derim ki: Genç Beyin’le aynı dönemde yaşayıp da ondan mahrum kalanlara acıyor ve üzülüyorum! Neler kaybettiklerini bilseler eminim çok büyük pişmanlık yaşarlar. Günümüz insanının üstüne çöken uyuşukluk, tembellik, gevşeklik, mutsuzluk, umutsuzluk illetlerine çarelerle dopdolu Genç Beyin’i okuyup bir zerrecik kadar bile uygulayanlar hayatlarındaki müthiş değişim ve gelişimi hemen göreceklerdir. Eşimin ilginç tesbitiyle bitireyim: “Yaşamak için ekmek, hava, su ve Genç Beyin.” Hasan Ali Yazgan


Bir evlilik daha KURTULDU!

Merhaba Genç Beyin Ekibi! Size o kadar çok dua ediyorum ki, kendime ettiğimden fazladır belki. Abim Genç Beyin’de evlilik konulu bir yazı sebebiyle boşanma fikrini aklından ve kalbinden silip attığı gibi yengemle iyi geçinmeye başladı. Şimdi çok mutlular. Hatta dördüncü yeğenim olacak inşallah! Çok sevinçliyiz. Rabbim sesinizi soluğunuzu kıyamete kadar kesmesin, gücünüze güç katsın! Sizin yeriniz hep ayrı olacak beynimiz ve kalbimizde. Ebru Zeybek


Dizi izlemeyi ne ENGELLEDİ?

Selâmların en güzeliyle, Allah’ın selâmıyla başlamak istiyorum. Şirket santraline bakan Neslihan Hanım 2-3 aydır bir elinde telefonu, diğerinde derginizi tutuyordu. Öyle ki, boş bir salisesini bile başka şeyler yerine derginin sayfalarına gömülerek değerlendiriyordu. Çok merak edip sordum, Genç Beyin’i bu şekilde tanıdım. 91. sayıyı çekmecesinin diplerinden çıkarıp verdi; eve götürdüm ve o akşam tek bölümünü kaçırmamı ölüm dışında hiç bir şeyin engelleyemeyeceği dizim olmasına rağmen bütün samimiyetimle söylüyorum, odama kapanıp aralıksız 5.5 saat Genç Beyin’i okudum. Annem, ablam, hatta babam sıklıkla dizinin başladığı, ortasına geldiği, bitmek üzere olduğu vs. yolunda odama gelip beni uyarmalarına rağmen gitmedim ve dergiyi yarısına kadar bitirdim. İnanın aynen böyle oldu ilk okumam... Bu halime hayret eden ev ahalisi de meraklanıp Genç Beyin’i keşfetti ama beni kesinlikle geçtiler. Neslihan Hanım’a “Başka sayılar var mı?” diye sordum, gazete bayiini gösterdi. Gittim, yeni sayının henüz gelmediğini söylediler. Sonra babamdan %70, annemden %30 bütçe ayarlayarak şimdiye kadar çıkan bütün sayıları takım halinde almak istedim, son 50 sayıyı alabildim ancak... Diğerlerini de mutlaka edineceğim. Kendimi bilgi ve tecrübe ummanına atılmış bir süs balığı gibi görüyorum. Çok geç kalmışım, çok! (...) Burak Eruslu


ETKİ VE HAREKETE GEÇİRME GÜCÜ ÇOK YÜKSEK bir mektup

Tembelliğe ve sıradanlığa son!

Tekirdağ’dan en samimî selâm ve saygılarımı sunarak başlamak istiyorum. Hayvancılıkla uğraşan benim gibi orta terk birini “okuma bağımlısı” yaptığınız, yazılarınızdan ilham alarak geliştirdiğim projelerle maddî ve manevî anlamda zenginleştirdiğiniz için Genç Beyin yayıncılarını tek tek kucaklıyorum. Mevlâ gücünüze güç katsın, Genç Beyin dünyadaki bütün insanlara ulaşsın. Bu derginin beni en çok etkileyip çeken yanı, insanı tembellikten ve sıradanlıktan kurtarıp bazı şeyleri farkettirerek harekete geçirmesidir. Rahmetli dedem ve babam Tekirdağ’da tüccardılar; lâkin bende yeterli cesaret, aşk ve şevk yoktu. Yıllardır bazı adımlar atmayı düşünüyordum ama sadece düşünüyordum, Genç Beyin bütün fitillerimi ateşledi ve âdetâ yerimde duramaz oldum. İnsan isterse hayvancılıkta da kurumsallaşabilirmiş, bunu öğrendim. Ailemi zar zor geçindirecek kadar kazandığım halde Genç Beyin’den sonra geliştirdiğim 2-3 projeyle şimdi 26 kişiye maaş ödüyorum. Ben bu noktalara gelecek adam mıydım? Emin olun inanamıyorum! Yaşım 53. Yaşıtlarımın çoğu tembel, miskin, pısırık, yerinde bile saymayan türden insanlar... Hatta kendilerine ve başkalarına zararlı hale gelmiş, kötü alışkanlıklara düşmüşler. Hamdolsun bense tam tersi, bir kaç eski kötü alışkanlığımı tamamen bıraktım. Üreten, didinen, çabalayan insan yanlış yollara istese de kaymıyor; çünkü vakit ve fırsat bulamıyor. Ülkemizde ve dünyadaki işsizler ordusuna önce çalışıp üretmeyi sevdirmek ve öğretmek lâzım. Nâçizâne ben çareyi bunda görüyorum. Üretmenin zevkini, hazzını, coşkusunu alan, nasıl işsiz kalabilir ki? Muhakkak kendine bir faaliyet bulur, üretir, gelişir ve geliştirir. Genç Beyin bu bakımdan çok önemli. Eline alıp okuyan kişi yerinde duramaz, hele hiç boş kalamaz, devamlı üretmek ve ilerlemek ister. 4 oğlum, bir kızım var. Hepsini defalarca karşıma alıp dedim: “Bu dergiyi çok iyi ve dikkatlice okuyun, sizden başka bir şey istemiyorum!” Büyük oğlum Erdal 2 yıl yanımda çalıştıktan sonra “Baba! Seni çok seviyorum, her zaman yanındayım ve destekçinim ama bu iş artık beni kesmiyor; izin verirsen kendi işimi kurmak istiyorum!” deyip ayrıldı. Yani o da Genç Beyin’le tutuşan bir genç beyindir. Şimdi 8 eleman çalıştırdığı 3 şubeli bir gıda toptancısıdır. Bu yıl 10 milyon TL civarında cirosu var, geçen yıl 6 milyondu. Babası olduğumdan demiyorum, gerçekten ilginç bir başarı hikâyesi var; uygun görürseniz onunla bir mülâkat yapabilirsiniz. Beni çoktan geçmiştir. Diğer çocuklarım henüz okuyorlar, fakat Genç Beyin onların da zihinlerinde şimdiden şimşekler çakmasına vesile oldu. Ortanca oğlum Sinan “binalara kablosuz elektrik” projesiyle ödül aldı, davet üzerine İstanbul’a geldiğinde Genç Beyin’e uğrayıp “Hayalleri hayata geçirmede stratejiler” eğitimine katılmış. Öyle tutuşmuş ki, okulu bırakıp buluşuna yoğunlaşmak istedi, zor caydırdım. Konu şu: Binalara kablolar döşemeye, borular takmaya, her yanı yıkıp dökmeye son! Dairenize koyacağınız minnacık bir alıcıyla elektrik idaresinin vericisine bağlandıktan sonra iş tamam! Evdeki bütün elektrik âletleri oradan aldığı sinyalle çalışacak! Devrim gibi emin olun! Kablosuz fare, bilgisayar, telefon, internet olur da elektrik neden olmasın? Sanırım sizin için de esas mesele; etki ve harekete geçirme gücü çok yüksek bu dergiyi sadece yaşı gençlerin değil, bütün genç beyinlerin eline bir defa olsun verebilmek. Ben buradaki dar çevremde 50 civarında kişiyi Genç Beyin’le tanıştırmışımdır, yine de üstüme düşen neyse yapmaya her zaman hazırım. (...) A. Selami Çakmak

(Oğlunuzun projelerine dair dosyaları aldık, çoğu dikkat çekici ama bunlar asıl mercilerine ulaştırılırsa daha verimli sonuçlar getirebilir. GB)


Bekârlara EVLENME CESARETİ aşılayacak 3 farkındalık (Modellenebilir!)

13 yıldır aralıksız takip ettiğimiz Genç Beyin dergimizin kıymetli yetkililerine en içten selâmlarımı, hürmet ve muhabbetlerimi sunarım. Babamın bize yaptığı en büyük iyilik, maddî durumumuz hiç de parlak olmadığı halde her ay evimize Genç Beyin getirmesiydi. Orta 3’teydim, okumak deyince sadece ders kitapları aklıma gelirdi ama Genç Beyin’le bilgi ve birikim deryasının sonsuz sularına açılıp bugünlere geldik. Lise bitti, üniversite bitti, kısa bir öğretmenlikten sonra kendi işimi kurdum. Diğer 3 kardeşim de öyle. Genç Beyin’deki yazılarla aklımızı ve kalbimizi beraber doyurduk, bir çok gencin yaşadığı buhranları yaşamadan bugünlere geldik. Sadece evliliği ihmal ettik. Dergide bu konuyla ilgili son derece yol gösterici yazılar yer almasına rağmen kısmet olmadı, 4 erkek kardeşiz ve hepimiz de bekârız. Bunun 2 temel sebebi var: 1- İş… Metehan Şimşek  


Genç Beyin’i okurken hiç ama hiç SIKILMIYORUM!

Merhaba! Ben Merve. Lise sona geçtim, Rabbim kısmet ederse seneye üniversite sınavına gireceğim. Tipik bir Genç Beyin’koliğim. Bu “ilginç, orijinal, faydalı” dergiyle İsveç Konsolosluğu’nda çalışan eniştem (ablamın beyi) sayesinde tanıştım. Düşünün: Doğup büyüdüğüm İstanbul’da çıkan dergiyi 3.400 km. ötedeki yakınım vesilesiyle tanıyorum! Derya içreyiz, deryayı bilmiyoruz! Neyse ki, 99. sayıda tanıdığım Genç Beyin’in bütün sayılarını temin edip okuyarak açığı kapadım diyebilirim. Bir insan için çok önemli ve değerli bilgileri son derece ilginç şekilde sunuyorsunuz. Hem öğreniyor hem de eğleniyoruz. Şahsen Genç Beyin’i okurken hiç ama hiç sıkılmıyorum. Eskiden ders çalışma molalarında boş işler yapardım veya tembel tembel oturup molanın geçmesini beklerdim, şimdiyse büyük zevkle Genç Beyin okuyorum. Bu beni hem dinlendiriyor hem de şarj ediyor. Kazanabilirsem psikoloji okumak istiyorum, çünkü kendim de dahil günümüz insanının psikolojisi inanılmaz bozuk. Her bakımdan zorlanan insan başarısını da, mutluluğunu da zora sokuyor. Genç Beyin’in bütün sayılarında gerekli birikimin bulunduğunu düşünüyorum. Bu dergiyi anlayıp uygulamak niyetiyle okuyan devamlı zora talip olur ve zorlanmadan başarır. Zaten bence kural şudur: Zora talip olan zorlanmadan başarır, kolayı seçen zorlanır. Sizden bir isteğim olacak: Gerçek hayattan problem çözme (aile, iş, eş vs.) ve uygulama örneklerine daha fazla yer verin. Zira şimdiki gençliğe kuru nasihatler ve yazılar itici geliyor, okunmuyor; daha fazla “ekşın” (aksiyon) istiyoruz! (Son cümlemi şu anda yanımda olan emekli öğretmen babam da tasdik ediyor!) Nice 13 yıllara Genç Beyin! Merve İdil


Bir TEDAVİ SÜRECİNİN ilginç hikâyesi

(...) Çok kötümserdim, karamsardım, olumsuzdum, felâkettim... Her şey bir uçurumdan aşağı yuvarlanıyordu sanki olanca hızıyla: Evliliğim, ailem, eşim, işim, psikolojim... Hatta ülkem, yaşadığım dünya... Nefret ediyordum kendimden, insanlardan, hayattan, her şeyden... Ve bu fecî nefretin sonuçlarını da yaşıyordum: Her gün en az 5-6 belâ bana musallat olmadan akşama çıkmıyordum. Bunalmıştım, bitmiştim, yılmıştım ve artık yaşamak istemiyordum! Henüz 2 yıllık evli olduğum kocam beni psikoloğa götürmek istiyordu ısrarla ama nafile! Bana göre kendim çok sağlıklıydım ve diğer herkes hastaydı! 2007-2009 arasındaki o çok çetin, amansız, hatırlayınca delirecek gibi olduğum dönemde bir akşam yine perişan halde eve geldim; dış kapının tutacak yeriyle yan kasası arasına bir dergi sıkıştırılmıştı: Genç Beyin’in 73. sayısı. Almaya çalışınca içinden bir not düştü. En yakın arkadaşım, sırdaşım Buket “Sevil’ciğim! Bana söz ver, bu akşam dergiyi hiç atlamaksızın baştan sona oku. Yarın görüşürüz!” diyordu. Merakla, ilgiyle, biraz da “Neler oluyor?” diyerek kapıyı açtığım gibi kendimi koltuğa fırlattım âdetâ... Derginin kapağındaki başlığı görünce istemsiz şekilde uzandığım koltuktan fırladım ayağa: “Motivasyon katili 30 söz ve davranış.” Hemen çevirdim sayfaları, buldum o yazıyı ve nasıl çok aşırı susadığınızda bardağı tek dikişte içersiniz, aynen o şekilde bitirdim yazıyı... Aman Allahım! Motivasyon katili 30 söz ve davranışın 30’u da bende var! İyice çıldıracaktım ki, bereket versin her maddenin yanında parantez açılıp “doğrusu” diye belirtilen kısımları okuyunca ferahladım. Yani “Öyle yapmayın, böyle yapın!” deniyor, olması gereken açıklanıp yol gösteriliyordu. Yazıyı 3-4 defa okudum. Sonra tekrar kapaktaki başlıklara döndüm. Yâ Rabbim! Hepsi beni anlatıyordu: “Evlilik gemisini batıran 6 darbe”, “Hayatın ağır sürprizleriyle başetme sanatı (seminer notları)”, “Verimlilik için enerji depolamanın 15 yolu”, “Kendini keşfetme testi”... Kocam rahatsızlığımı bildiği için benden akşam yemeği falan beklemiyor, sadece birazcık da olsa sağlıklı halimi görmek istiyordu. Genç Beyin’in antibiyotikten çok daha etkili yazılarına dalmıştım ki, kocam eve geldi ve beni aylardır ilk defa sakin gördü. “Nasılsın canım?” dedi, “Şu anda tedavi sürecindeyim, bir süre beni yalnız bırak!” dedim, pek bir şey anlamasa da “Elbette bir tanem!” deyip salondan çıktı. Aç karnına, yorgun, bitkin ve uykusuz halde o koltuktan tam 4 saat 25 dakika hiç kalkmadan Genç Beyin’i evire çevire okudum. Öylece uyuyakalmışım. Kalktığımda kocam başucumdaydı. “İyi misin? Bu tedavi sürecinden bahseder misin?” dedi. “Çok iyiyim!” dedim ve dergiyi gösterdim. Belki aylar sonra o sabah kocama kahvaltı hazırladım, normale dönmüş gibiydim, benimle evlenerek hayatı zehir olan zavallı eşimin yüzü gülüyordu. İşte o sabah milat oldu, ruhumda bir ferahlık ve genişlik hissettim; sanki içimdeki bütün kötü duygular benden uzaklaştırılmış, yerine iyi duygular yerleştirilmişti. Anlattıklarım masal değildir, bütünüyle gerçektir ve artısı vardır, eksisi yoktur. Elbette yaşamayan anlamaz! Hatta dergi yayın kurulu saçma bulup bu mektubumu çöpe bile atabilir! Hiç önemli değil! Kendimdeki bu inanılmaz değişimi size yazmak hep aklımdaydı, yazdım ve rahatladım, gerisi sizin takdirinize kalmış. 73. sayısından sonra Genç Beyin’i hiç aksatmadan takip ettim, takım halinde bütün sayıları aldım, okudum, okuyorum. Somali’de ekmeğe ve suya hasret insanlardan tek farkım, ruhumun böylesine seçkin ve etkili bilgi ve birikime ihtiyaç duymasıydı. Ruhum tam doyunca kendime geldim ve her şeye sıfırdan başladım. Kocam bu süreçte hakkını asla ödeyemeyeceğim şekilde büyük fedakârlıklarla beni destekledi. Şimdi çok iyiyiz! Rabbime Genç Beyin’deki bunca yoğun yazıların paragrafları, cümleleri, kelimeleri ve harfleri sayısınca şükürler olsun! Yarın o büyük hesap gününde Yüceler Yücesi Mevlâm bana sual ederse, sizler ve arkadaşım Buket hakkında hayırla şahidlik edeceğimi bilmenizi isterim! (...) Sevil Ocaktan


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Hayretler içinde kaldığım bir dergi yayınlıyorsunuz. Firmamız için 16 sayfalık tanıtım broşürü hazırlamak için 4-5 ay uğraşıp didindik, yine de tam içimize sinmeyen bir şey çıktı ortaya. Siz her ay böylesine değerli ve zengin bir bilgi ve tecrübe yoğunluğunu nasıl toparlayıp sunabiliyorsunuz? Maşallah! Mehmet Nuri Keskin
• 36 yıllık yazarım; 20 civarında kitabım var ve henüz eşimin, çocuklarımın bir kitabımı ellerine alıp şöyle iştahla (Hatta iştahsız!) okuduklarına şahit olmadım. Fakat dayıları 9 yıl önce eve bir adet Genç Beyin getirdi, o günden beri bütün yazarları kıskandıracak bir okunurluk tablosuna şahidiz. Üstelik evin bütün fertleri için geçerli bu. “Nasıl okutabiliyorsunuz?”un cevabını Genç Beyin veriyor zaten. Rumuz: Eğitimci-yazar
• Size çok kızgınım! Büyük sabırla ve beklentiyle 6 yıl yazılarımı yolladım, “Acaba yayınlanmış mı?” diye gazete bayilerinin yollarını aşındırdım ama tek bir yazımı dahi yayınlamadınız! 4 yıl önce eşim “Kusura bakma! Genç Beyin bu denemeleri yayınlayacak kadar zayıf bir dergi değil!” dedi. O günden sonra yazı yollamayı bırakıp dergideki yazıları okumaya verdim kendimi. Çok birikim elde ettim. Bazen eski yazılarıma bakıyorum, gerçekten de eşimi haklı buluyor ve inanın “Bu boş lâfları ben mi yazmışım?” diyorum. M. A.


ÇOK VAHİM problemleri KOLAYLIKLA çözmede 6 özel teknik

20 civarında şirketi olan ünlü bir topluluğun “her şeyden sorumlu devlet bakanı”yım! Çok yoğun, âdetâ nefessiz çalışıyorum ama hamdolsun şikâyetçi değilim. Çünkü işimi seviyorum; ayrıca patronumu, hedeflerini, icratlarını seviyorum. İsteyen “Aptalca!” diyebilir ama bütün samimiyetimle söylüyorum ki, normal seviyede aile geçimimin sağlanması halinde bu işimde BEDELSİZ de çalışabilirim! Üstelik 20 civarında şirketin her saat yüzlerce probleminin “âcil” çözüme kavuşturulmasından sorumlu biri olarak. Problemlerin kimi küçük, kimi vasat, kimi büyük, kimiyse vehamet (felâket) boyutunda olabiliyor. 23 yıllık tecrübemle söylüyorum: Genellikle büyük ve vahim problemler küçük ve vasat problemlerden daha kısa sürede çözüme kavuşuyor. Peki, neden? Çünkü küçük ve vasat problemler yeterince açık, şeffaf ve anlaşılabilir olmadığı; gizli, sinsî ve tuzak özellikler taşıdığı; kılcal damarlara nüfuz ettiği için çözümü zorlaşıyor. Büyük ve vahim problemlerse bütün gerçeklikleriyle kabak gibi ortada olduğundan titiz bir dikkatle hemen çözülüveriyor. Genç Beyin’de üniversite sınavı için “zor soruları çözmenin 2 yolu”nu okumuştum, bunlar hayat üniversitesindeki zor sorularda da işe yarıyor: 1- Küçük bir… Murat Göl


DÜRÜST kişilik ve politika

(...) Karakter ve kişilik olarak gayet dürüst yapıda olan beyim çevresinin ısrarıyla belediye başkan adayı olarak siyasete girecekti.
4 yaşındaki oğlumuzun ana okulu eğitmeni Rânâ Hanım vesilesiyle tanıştığımız Genç Beyin’in o ayki sayısında Hz. Ömer’in (ra) adalet ve dürüstlük örnekleri bolca vardı. Beyime okuttum, adaylıktan vazgeçti. İyi de oldu. Çünkü çok azın azı istisna hariç “yalan söyleyemeyen” birinin politika yapması imkânsız gibiydi. Biz böyle iyiyiz hamdolsun! (...) E. U.


İnternetten Genç Beyin yorumları

• Bir derginin hayatımda milat olabileceğine hiç inanmazdım! Genç Beyin’le 83. sayısıyla tanıştım ve hayatımı 2’ye ayırdım: Genç Beyin’i tanımadan önceki ben, Genç Beyin’i tanıdıktan sonraki ben. Allah sizlerden razı olsun! Mustafa Ceyhan • Müvekkilim bir sayınızı bana verdi, ertesi hafta duruşma vardı. Okuduğum kısa bir yazı dolayısıyla dâvâdan çekildim, sanki özel olarak bana hitap eden o küçük yazıdan çok etkilenmiştim ve müvekkilim de haksızdı! Rumuz: Avukat • Eşimin takip ettiği bir yemek dergisinin son sayısını almak üzere gazete bayiine gittim, bayi beni tanıyordu, “Mideyi doyuracak o dergi henüz gelmedi ama size aklı ve kalbi doyuracak bir dergi verebilirim!” dedi. Şaşırdım! “Neymiş o?” diye sordum, Genç Beyin’i uzattı. Kapakta bir başlık dikkatimi çekti: “Sektörünüzde ilk 3’e girmenin TEK sırrı.” 99. sayıydı. Derhal aldım ve o gün bugündür sıkı takipçinizim. Peki, geçen dönemde sektörümde ilk 3’e girebildim mi? İlk 50’de bile yoktuk, şimdi ilk 10’dayız. 2015 hedefimiz ilk 3’e girmek inşallah! Süleyman Turhan • Eniştem yemede olduğu gibi okumada da çok seçicidir. “Hayatımda böyle bir şey görmedim!” deyip bize verdi Genç Beyin’i. Dediğinden fazlası çıktı ve o gün bugündür ekmek, hava, su gibi alıştık; bırakamadık. İnsanda çok farklı ama güzel bir bağımlılık yapıyor. Çünkü her satırı kendisine çekiyor. Esra Güner


Genç Beyin için NE DEDİLER?

• Öğretmendim, ayrılıp ticarete atıldım. Genç Beyin’i öğretmenken tanısaydım ayrılmazdım. Çünkü iş hayatı çok emek ve sabır istiyor, eğitimcilikteki tadı ticarette bulamadım. Nasip olursa seneye tekrar öğretmenliğe döneceğim, tabiî bu defa elimde Genç Beyin gibi bir hazine kaynak olacak, eminim asıl işim olan eğitimciliği daha çok sevip isteyerek yapacağım. Rumuz: Şaşı  
• Genç Beyin’i okumayı 6 yıl ihmal ettim, başıma gelmedik sıkıntı kalmadı. Sonra bir bayide görüp aldım; inanın hiç abartmadan söylüyorum, sadece o sayısında bütün sıkıntılarımın çözümüyle ilgili başlıkları görünce “Acaba bunlar beni takip mi etmişler?” diye soracak kadar şaşırdım. Sonra bütün sayıları takım halinde aldım. Şu anda okuyorum, okuyorum, okuyorum... İ. A.


Önce her bakımdan iflâs, sonra böyle başarı... İlginç!

(...) 2005 Mart’ında teyze oğluyla ortak iş yapalım dedik, maalesef beni aldattı ve 150 bin TL civarında param gitti; çok vahim tartışmalar sonunda ayrıldık! Anlatılmaz bir yıkım yaşıyor, bazen yaşamak bile istemiyordum. Eşimin arkadaşı Firdevs Hanım’ın diş doktoru olan kocası felâketten de öte halimi farkedince bir çalışanıyla eve Genç Beyin gönderdi, bir de not: “Erdal Bey! Sana narkoz etkisinden daha ileri etkilere sahip bir dergi yolluyorum, okursan rahatlar ve bana dua edersin. Sağlıcakla.” Önce doktor şaka yapıyor sandım, hatta hayli kızdım kendisine; sonra okudukça gerçeği farkedip o akşam eşime dedim ki: “Her şeye yeniden başlayacak ve Allah’ın izniyle bu defa başaracağım!” Kısa bir toparlanma sürecindenden sonra aynı iş merkezinde daha iyi konumda bir yer kiralayıp işe koyuldum. Değerli bir işadamı dostumun tavsiyesiyle eski müşterileri tek tek ziyaret ettim, son derece yüklü siparişler alıp bu defa fason üretime geçtim; çünkü büromdaki masa ve sandalye dışında bir şeyim yoktu ki kendim üreteyim! Her şey elden çıkmıştı. Üretimini bizzat takip ettiğim malların teslimatını yapınca yeni siparişler aldım. Sadece 5 ay 20 gün sonra kaybettiğim 150 bin TL’yi tekrar kazandım! Bu arada mahkemeyi de kazandım; teyze oğlu 100 bin TL’yi ödemek zorunda kaldı, aksi halde hapse girecekti! 50 bini de geçen yılın sonlarından ödedi, helâlleşip küslüğü bitirdik. Yeni işimi görünce yeniden bana yanaşıp bulaşmaya çalıştıysa da pas vermedim, o da kendi işini kurdu. Beni Genç Beyin’le tanıştıran diş doktorunu ve sizleri hep hayırla yâd edeceğim. Saymadık ama 89 yılda en az 300 kişiyi (eşim de 200 kişiyi) Genç Beyin’le tanıştırmışızdır. Bana her bakımdan şifâ olan bu dergiyi tanımayan, okumayan kalmamalı. Sesiniz, soluğunuz kıyamete kadar devam etsin! (...) Mehmet N.

(Yer darlığı sebebiyle uzun mail’inizi kısalttık, ara bölümü gelecek sayılarda değerlendireceğiz inşallah! GB)


CAN SIKICI şeylerden çok etkilenenlere çare

Merhaba! “Bendeniz” Deniz... Türkoloji son sınıftayım, edebiyata ve özellikle şiire merakım sebebiyle kafiyeli başlayayım dedim. Genç Beyin’i ilk defa fakülte kütüphanesinde gördüm, yüzlerce sayısı vardı. (Yüzlerce değil, henüz 122. sayıdayız! İnşallah dua yerine geçer de yüzlerce, binlerce sayıya hayırlısıyla ulaşırız! GB). Dikkatimi çeken, öğrencilerin sanki define bulmuşlar gibi Genç Beyin’in yer aldığı bölüme yığılmalarıydı. “Ne var orada?” diye sordum, en yakın arkadaşım Meltem “Gel de gör!” dedi. Gittim, zar zor alabildiğim bir sayıyı incelediğimde hayretler içinde kaldım ve kendimden utandım! Yıllardır yayınlanıyormuş ve benim gibi bir edebiyatçı böyle bir hazineyi keşfedememiş... “Yazıklar olsun sana Deniz!” dedim ve o zamanki son sayıyı (115) gazete bayiinden aldım, artık hiç bırakamadım. Babamı ikna edebilirsem takım halinde bütün sayıları alıp hem baştan sona okuyacak hem de sülâleme miras bırakacağım. Çünkü yok yok Genç Beyin’de ve bütün yazılar da “ilginç, orijinal, faydalı” sizin tabirinizle. Şiir tahlilleri yapılan 37. sayfayı ayrıca beğendim. Ben asıl bir gerçeğin altını çizmek için size yazmak istedim: “Türk insanı okumuyor!” diye bir şey yok, okunmaya gerçekten değer şeyler üretilirse okumamak mümkün mü? Genç Beyin gibi bir dergiyle tanışıp da okumayan, sonra da başarı ve mutluluktan yana değişmeyen kişi olabilir mi? Samimiyet ve gayretiniz derginin her milimetrekaresine sinmiş. Bütün ekibi, şimdiye kadar çıkan ve bundan sonra da çıkacak olan bütün sayılarınızdaki harşer sayısınca tebrik ediyorum. 64. sayfayı da çok beğeniyorum. Bendeki değişimi belirterek bitireyim: Karşılaştığım problemlerden, başıma gelen sıkıcı olaylardan haddinden fazla etkilenen biriydim. Genç Beyin’le ruhen şarj olduktan sonra artık sıkıntıları daha bir soğukkanlılıkla ve “Mutlaka bunda da bir hayır vardır!” diyerek karşılıyor, üzüntüyü abartmıyorum. Rabbimin ikramına bakın ki; sabrımın, şükrümün ve teslimiyetimin mükâfatı olarak çok geçmeden büyük nimetlerle karşılaşıyorum. Yani eskiden fazla üzülüp kendimi hebâ ederek sınavı kaybediyorken şimdi inşallah kazanıyorum. Her bakımdan öyle rahatım ki... Bu değişim hem başarı hem de mutluluğuma tarifi imkânsız boyutlarda yansımış durumda. (...) Deniz Maranki


Evlilikte TARTIŞMALARIN ASIL SEBEBİ Önemli bir mesaj

Figen Öndeş sosyal medyadaki sayfalarımız vesilesiyle Genç Beyin dergimizi tanıyanlardan... 121. sayımızı alıp eve getirince eşi bir meseleden dolayı tartışma çıkarmış, kızgın haldeymiş. Sinirle "Bu ne? Karnımızı doyurduk da bir de dergi mi kaldı? Akşama ne yapacaksın, sen onu söyle!" deyince Figen Hanım bütün cesaretini toplayarak demiş ki: "Karnımızı doyurduğumuz ama ruhumuzu aç bıraktığımız için böyle tartışmayla geçiyor ömrümüz!" Eşi Genç Beyin’i alıp salona geçmiş. Geçiş o geçiş! Tek çıt çıkarmadan 2 saate yakın salonda kalmış, kendisi de bu arada ev işlerini sakin şekilde yapmış. Beyi salondan çıkınca yüzünde çok nadir görülen bir tebessümle demiş: "Ruhumu doyurdun... Artık akşama ne istersen onu yap canım!"


6 torun sahibinin TUTUŞTURAN girişimcilik hikâyesi

EMEKLİ genç beyinlere örnek başarı Modellenebilir!

Genç Beyin’in genç beyinlerini içtenlikle selâmlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Rabbim hem derginiz hem de sizin sayınızı artırsın, bu benzersiz eğitim ve yayıncılık hizmetiniz kıyamete kadar devam etsin inşallah! Ben emekliyim; ikisi erkek, ikisi kız 4 çocuğu Allah’ın lütfuyla büyütüp okuttuk. En nihayet evlendirip çoluk çocuğa karıştırdık ve artık torunlarımızı sevmeye başladık. 6 torunum var, biri de yolda. 2 katlı müstakil evimizin önündeki 800 metrekarelik bahçeyle oyalanıp duruyorum. Bazı hastalıklarım sebebiyle farklı bir işte çalışamıyorum. Genç Beyin’i 2008 yazında en büyük torunum Yüsra getirdi. Okumayı ve öğrenmeyi çok severim, dergiyi hayatımın en değerli hazinesi kabul edip baştan sona 23 defa okudum, bunca yıllık ömrümde hiç bilmediklerimi öğrendim. Yazık ki, şimdiye kadar o bilgilerin cahiliymişim! Torunum her ay bayiden alıyor, kendileri iyice okuduktan sonra bize getiriyor, trafik böyle işliyor. Ben de büyük sabırsızlıkla Genç Beyin’in elimize ulaşmasını bekliyorum her ay. Daha doğrusu geçen yıla kadar öyleydi. Fakat şimdi komşumuzun polis oğlu İbrahim’e bayiden aldırtıyorum. Her ay bana alıyor, o akşam kendisi okuyor, ertesi gün getiriyordu. Şimdi o da almaya başladı. Yani satış miktarınıza bir kişi katkımız oldu. 110. sayıdaki bir yazı günde bir torba dolusu ilaç kullanan hasta ve takatsiz halime rağmen beni harekete geçirdi. 2013’te bahçeyi baştan sona düzenledim, değerlendirilmedik tek santim yer bırakmadım. Allah da ihsan etti, ektiğim mevsimlik sebze ve meyveleri bir sokak arkamızda her hafta kurulan salı pazarında satmaya başladım. Söylenmez ama sevinesiniz ve derginizin etkisini bilesiniz diye söylüyorum: Mevsimlik sebze ve meyveler üretip satarak ayda 35 bin TL arası kazanıyorum. Maalesef 36 yıldır bu bahçemiz ölü, bakımsız, verimsiz kalmış... Aslında çok defa aklıma geldi ama ben böyle bir işi başaramayacağımı düşündüm hep, meğer rahmeti zahmetinden kat kat fazlaymış. Hem artık evde daha az duruyorum, hanımla kavga etmiyoruz (!). Çünkü insan işsiz güçsüz evde oturup kalsa hanımın başına belâ olur! Genç Beyin’le hem maddî hem manevî rızkımız bereketlendi. Bir de yetiştirdiğim sebze ve meyveler tamamen organik, öyle ilaçlar veya hormonlu şeyler kullanmıyorum. Damadım araştırdı; Almanya’da bir firma Türkiye’deki temsilciliği aracılığıyla bizden ürün alabilirmiş. Bir kaç numune verdik, tahlil raporu %98 organik çıktı, %70 yetiyormuş. Anlayacağınız ihracata bile başlamak üzereyiz. Almanya’ya ürün verirsek kazancımız 56’yla çarpılıyor. Ürünler öyle salı pazarındaki gibi ucuz değil. Yan bahçe 4 dönüm, yıllardır sahibi terkedip gitmiş, ihracat işi olursa orayı da alıp ekebilirim. Damadım bana yardım edeceğini söylüyor. Hayırlısı olsun. Çok şükür bahçeyle yoğun şekilde ilgilenmeye başladıktan sonra bazı hastalıklarımda ciddî iyileşme görüldü. Şimdilik torunumla bu kadarını yazdık, yeni gelişmeleri vakti gelince yazacağız. Emekli ya da çeşitli engeller sebebiyle boş bekleyen “ihtiyar” genç beyinlere tavsiyem: TV başında tembel tembel oturup yengeyi evinde eli kolu bağlı bırakarak huzurunuzu bozmak yerine “kendi çapınızda” bir faaliyette bulunun, siz de dünyevî ve uhrevî bereketlere kavuşun inşallah! A. Numan Gamalmaz


9 soruya doğru cevap veremeyen, HEDEFE ULAŞAMAZ!

Tek tek incele!

Yıllar alabildiğine hızla geçiyor, Ocak’lar Aralık’ları kovalıyordu ama ben hedeşerimden hâlâ çok uzaklardaydım. Üniversiteyi bitirmem, yurt dışında master yapıp tekrar ülkeme gelerek ünlü bir markada işe başlamam beni tatmin etmemişti. Tatminsiz biri asla değildim, ancak 16 yıl önceki hayal ve hedeşerimden hayli uzaklardaydım. Elbette “Olan şeyde hayır var”dı ve kaderime razıydım, çünkü Allah ne yarattıysa kulu için mutlaka en iyisini ve hayırlısını yaratmıştır. Benim üzerinde durduğum şuydu: “Acaba nerede ve nasıl bir hata yaptım ki, hedefime ulaşamadığım gibi ondan böylesine uzaklaştım?” İşte bu soruyu gönül dostum, çok sevdiğim bir büyüğüme sorunca bana ilk cümlesi “Yanılıyorsun, hedefine ulaşmamış değilsin; sadece o yolculukta nerede olduğunu bilmiyorsun!” oldu. Düşündüm, haklıydı, çünkü bir yerlere gelmiştim ve bunun için kesinlikle şükürsüzlük edemezdim. Ertesi gün bana bir yazı gönderdi ve o yazı beynimde şimşekler çakmasını sağladı. 9 soru halinde yeniden düzenlediğim yazıyı hedefine ulaşamayanların dikkatlerine sunuyorum. 3, 5, ve 7 nolu sorular beni sarstı; bakış açılarımı değiştirdi. Sizi de mutlaka bir veya bir kaç soru sarsıp uyandıracaktır. Buyurun: 1. Motivasyonunuz...


KALABALIK ailelere 4 değişim tavsiyesi 9 kişilik ailede neler uygulandı? 

Genç Beyin’in kıymetli yayıncılarına gönülden merhabalar! 4 oğlumuz, 3 kızımız var; 9 kişilik aileyiz. Ben zabıta memuruyum, eşim ev hanımı. Çocuklarımız küçükken fazla problem yoktu ama büyüdüklerinde bazen dayanılması zor boyutlarda çatışma ve sıkıntılar başladı. Hamdolsun şikâyetçi değiliz, sadece bazı gerçekleri dile getirip Genç Beyin dergisi sayesinde yaşadığımız güzellikleri paylaşmak istiyorum. Amirimin masasında 89. sayınızı gördüm, izin alıp baktım, sonra eve götürüp akşam okuduktan sonra getirmek için ricada bulundum, “Ama mutlaka getir!” deyip verdi. İşte o akşam hayatımızda MİLAT oldu, Genç Beyin ailemizde büyük bir eğitim ve terbiye operasyonu gerçekleştirdi. Her ay 2 dergi almak zorunda kaldık, yine yetmedi ama tatlı bir mücadeleyle idare etmeye çalıştık. Ana-babanın sözünün geçmemeye başladığı, ergenlik döneminin sert rüzgârlarının estiği süreçte çocuklarımız dışarıdan güzel bir müdahaleyle (Genç Beyin) hem eğlenip hem eğitildiler. Her bir çocuğumuz için özel eğitmen, özel psikolog tutmuş gibi son derece olumlu sonuçlar aldık. Ortanca oğlum Şamil dergiden 300’e yakın güzel söz, 100’e yakın ibretli kıssa ve hikâye ezberledi. Diğerleri Şamil kadar olmasalar da hayli birikim elde ettiler. Eşimin yorumu çok ilginçtir: “Genç Beyin kaleyi içten fethetti!” Hakikaten öyle oldu. Sonuç itibariyle 4 güzel sonuçla karşılaştık, bunlara “kalabalık ailelere 4 değişim tavsiyesi” de diyebiliriz: 1- Derginin eğlendirerek...
(...) Mustafa Hilmi Gürkan


İnternetten Genç Beyin yorumları 

• Uykudakileri uyandıran, insanı başarı ve mutluluğa zorlayan çok itici bir dergi. Şeyma Şanlı • Dayım alıyordu, bana “Ne biçim Kayserili’sin? İnsan hem uyanık, akıllı, dikkatli olup hem de nasıl Genç Beyin okumaz?” dedi, 7 yıl önce başladık ve asla bırakamadık! Hayri Pınarbaşı • Eniştem beynimi yıkadı, devrimci oldum ve Che’nin bütün sözlerini ezberledim; yıllar sonra Genç Beyin beynimi yıkadı, gönül adamı oldum, bu defa da Mevlânâ’nın bütün sözlerini ezberledim. G. Z. • Hemen gidip bayiden bir tane Genç Beyin al, oku; sonra seninle konuşalım! Esra Civelek • İç sıkıntıları olan biriydim, 14 yıl sürdü, hayattan soğudum; bu dergiyle tanıştıktan sonra 37 yaşımda sınava girip psikoloji okudum ve şimdi insanları motive etmeye çalışıyorum! Ali Erdal Yarar      


43 YILLIK HAPİS böyle bitti!

Sayın yetkili! Öğretmenlerinden hiç birinin kesinlikle böyle bir dergiyi okumaması gerektiğini düşündüğüm ve bu yüzden bir oğlumla bir kızımı orada okuttuğum; çağdaş amaçları, uygar dünya görüşüyle eğitim öğretim gerçekleştirdiğine inandığım ünlü bir kolejde üstelik rehber öğretmeni kızıma karne günü Genç Beyin hediye etmiş (117. sayı). Kızım karnesini getirdi, her zamanki gibi başarılıydı, ancak elindeki dergi dikkatimi çekti. Ben çocuklarımın ne yedikleri kadar ne okuduklarına da dikkat eden bilinçli ve prensipli bir babayım. “O nedir?” dedim. Hemen heyecanlandı, dergiyi benden kaçırırcasına bir çekingenlikle “Hiçbir şey!” dedi. “Verir misin şunu bana?” diye zorlayınca verdi, elimde şöyle sayfalarını çevirince korktuğumun başıma geldiğini anladım. “Kim verdi bunu sana?” diye sıkıştırınca rehber öğretmeni Mehmet Bey’in verdiğini söyledi. Bir de verirken demiş ki: “Bu dönem sadece Genç Beyin okusan yeter!” Tepem attı, iyice sinirlendim, tansiyonum ve şekerim yükseldi, kendimi tutamayıp kızıma o güne kadar hiç demediğim sözleri dedim. Eşim beni sakinleştirince kızım ondan hiç beklemediğim cesaretle “Babacığım! Bana kızmadan önce kapaktaki şu başlığı ve içindeki yazıyı okusaydın iyi olurdu!” dedi. Daha önce kızgınlıktan hiç görmediğim başlığa tekrar baktım: “Kendini kontrol etme sanatı (Başarı ve mutlulukta en belirleyici beceri).” Kızımın ukalâlığı canımı tekrar sıktı ama kendime hakim olarak sustum, sonra da istemeye istemeye de olsa o yazıyı okudum. Derken başka sayfada bir başlık aynen beni anlatıyordu: “Bende bir tuhaflık var: Elimi attığım her iş fiyaskoyla bitiyor! Buna nasıl son verebilirim?” Cevap tam aradığım türdendi. Şu yazı, bu yazı derken dergiyi baştan sona okudum; bazı yazıları hiç hazmedemesem de geneli iyi olduğu için dergiyi kızıma iade ettim. Bu tutumuma çok sevindi ve dergiyi okuduktan sonra sanki daha neşeli, olumlu, sevecen biri haline geldi. Eşim de bunu gözlemlemiş, dergiyi günlerce elinden düşürmedi. İnanamadım! Bir iğne yapılmış gibi Genç Beyin’i okuyana bir şeyler oluyordu ama bu “bir şeyler” ruhsal doyumu ve heyecanı artıran, olaylara bakışı değiştiren şeylerdi. 118’i bayiden eşim almış, 119’u kızım... Şimdi asıl oğlumun okumasını istiyorum; çünkü bomboş işlerle uğraşıp tehlikeli şeylere merak salıyor, aile büyüklerine karşı da hayli saygısız. Özetle, en değişmez sandığım katı taraflarımı Genç Beyin törpüledi ve 43 yıldır hapsolduğum dar alandan çıktım. Ve... 120. sayıyı bayiden ben aldım, kızım da ayrıca almış. Seminerlerinize gelmek, ekibinizle tanışıp görüşmek istiyoruz. Genç Beyin’le yaşadığım 8-9 aylık değişime rağmen 2 eleştirimi aktarmadan geçemeyeceğim: 1- Modern bilim ve teknolojideki gelişmelerin yer aldığı sayfa neden yok? 2- Nazım Hikmet’in şiirlerine niçin yer vermiyorsunuz, o da Necip Fazıl kadar ünlü bir şair değil mi? Saygılarımla... Uğur Ertemiz/Maltepe-İstanbul

(Sizi de, bizi de sıkıntıya sokmamak için mektubunuzun bazı özel bölümlerini kısalttık; anlayışınızı bekleriz. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler hızla değiştiği, bazen haftalar sonra bayatlayıp değerini ve kalıcılığını kaybettiği; bir de dergimizin muhteva alanına tam girmediği için böyle haberler yayınlayamıyoruz. Ayrıca bütün sayılarımızı alıp incelerseniz şiir sayfamızda Nazım Hikmet’in şiirlerini de göreceksiniz. GB)


Psikolojisi hayli bozuk, İNTİHARI DÜŞÜNEN polisin Genç Beyin tedavisi

(...) Psikolojisi bozuk, depresan ilaç kullanan, sıklıkla intiharı düşünen bir polis arkadaşımıza yardım için ekip arkadaşları olarak kolları sıvadık. Çok yöntemler denedik, uygulamalara başvurduk, destekler sağladık ama hepsinin de etkisi sınırlı oldu. En yakın arkadaşı olduğum için ekipte bütün beklentiler bendendi, fakat somut ve kalıcı sonuçlar almayı bir türlü başaramamıştık. Arkadaşımızın makine mühendisi olan abisi de intihar etmiş, 9. kattan atlayarak ölmüştü. Bir gün konuyu ilçe müdürümüze açtık, bayiden yeni aldığı Genç Beyin’i çantasından çıkardı ve “Bunu verin, okusun!” dedi. Verdik, yıllık izne ayrılacağı günün akşamıydı. İzin dönüşü bambaşka biriyle karşılaştık, neredeyse hep Karadeniz’de gemileri batmış gibi duran arkadaşımızın yüzü gülüyordu. Kendisine bir canlanma gelmiş, aşkı ve şevki artmıştı. Genellikle bizim koluna girerek yanımıza çektiğimiz arkadaş kollarımıza girip “Gelin, bakın; size neler anlatacağım?” dedi, ekibi biraraya topladı, özetle şunları söyledi: “Yahu o verdiğiniz Genç Beyin dergisi var ya, neymiş be kardeşim? Tatilde tekrar tekrar okudum. Eniştem abonesiymiş, elindeki 50 küsur sayıyı verdi, hepsini bitirdim. Hiç bir tedavi beni bu kadar iyileştirmedi, şu anda bomba gibiyim!” Ne yalan söyleyeyim, inanın öyle bir anlattı ki, önce arkadaşın iyice sıyırdığını zannettik; fakat biraz vakit geçip aynı iyi halin devam ettiğini görünce sakinleşip iyileşme sürecine girdiğine kanaat getirdik. Aradan 3.5 yıl geçti. O arkadaş izinden dönünce kolumuza girip bizi toplayarak Genç Beyin tedavisini anlattığı andaki aşkı ve şevki neyse hâlâ öyle... Hatta görev değişikliği oldu, terfi etti ve şimdi ekipte eşinden ayrılmak üzere olan başka bir arkadaşı etkili telkinleriyle bu kararından vazgeçirmeye çalışıyor. “Hanımının kıymetini bil, sonra çok pişman olursun ama iş işten geçer!” diyor. Yani kendisi düzeldiği gibi başkalarına da faydalı olmaya başladı. “Moral değerler” özellikle bir polis için çok önemlidir, Genç Beyin’in başarısı sırrı bu değerleri en etkili şekilde sunabilmesidir. (...) Rumuz: Ermenekli


Vakti EN İYİ değerlendirmek için 5 şeyden kurtulmak şart! Önemli!

(...) Yeminli malî müşavirin yanında çalışıyorum. Kendisi Abdülkadir Akgündüz Bey’i İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuduğu öğrencilik yıllarından (25 yıl önce) tanıyor. O dönemde öğrencilik yanında yazı işleri müdürlüğünü de yaptığı aylık derginin Genç Beyin benzeri kalitede çıktığını, henüz bilgisayar yokken (daktilo devri) kütüphanelerdeki kitapları gece geç saatlere kadar didik didik ettiğini ve topladığı malzemeyi okurlara sunduğunu anlatarak “24 saati 24 gün gibi verimli ve bereketli kullanıyordu!” diyor. Bence de başarının en önemli püf noktası, vakti iyi değerlendirmek. Çoğumuz başarısızlıktan şikâyet ederiz; çünkü tembelliğe mahkûm olmuşuz ve TV, internet, boş konuşmalar, vakit öldürmeler gibi zaman katillerine kurban etmişiz kendimizi. Genç Beyin’i eline alan herkes başka dergilerle hiç ama hiç kıyaslanmayacak doluluk ve yoğunlukta bir emekle, bilgiyle, birikimle, ilginç malzemeyle karşılaşıyor. Bunun en önemli sebebi vakti iyi değerlendirmektir. Kendi çapımda yaptığım bir çalışmanın sonucunu ilk defa Genç Beyin okurlarıyla paylaşmak istiyorum: Vaktinizi iyi değerlendirip Allah ve kul tarafından takdir gören başarılara imza atmak istiyorsanız 5 şeyden kurtulmanız veya en az zarar görmeniz farz derecesinde önemlidir: 1- Günde toplam 1 saat... (...) Aydın Karabey/İskenderun       


Takı merasiminde EN DEĞERLİ hediye

Size hitap edebileceğim ifadeyi bulabilmek için ekran başında yarım saate yakın düşündüğümü ve içime tam sinecek liyâkatte bir şey bulamadığımı belirterek başlıyorum. Yine de hitap cümlesiz olmasın diye “Merhaba!” diyorum. Hemen konuya gireyim: 3 Eylül 2005 cumartesi düğün tarihimizdir. Takı merasiminde bütün akraba ve taallukat, eş dost takılarını takarken o sıralar firması kapanıp işsiz kalan ve maddî sıkıntılarla boğuşan en küçük kayınbiraderime sıra geldi. Takı alamamış ki, bana ceketinin iç cebinden çıkardığı Genç Beyin’i uzattı ve “Bunu dikkatle okursan en değerli hediye olduğunu anlayacaksın!” dedi. Oradaki akrabaların suratları asıldı, hiç değilse bir çeyrek bile takmadığı için yadırgadılar ama ben durumunu bildiğimden güleryüzle karşılayıp teşekkür ettim. Fakat bir derginin “en değerli hediye” olabileceğine de doğrusu inanamadım, çünkü nihayetinde 3-5 liralık bir şeydi. Dedikodusu günlerce sürdü, düğünün en konuşulan haberi oldu. Düğün telâşesi bitip biraz kendimize gelince Genç Beyin’e kayınbiraderin “en değerli hediye”si olarak şöyle bir bakayım dedim. Kapağındaki başlıkları okudum, kalp atışlarım hızlandı ve gözlerim faltaşı gibi açılmaya başladı. Bu da neydi böyle? Sanki bir insana gerekli olabilecek en önemli bütün bilgiler o sayıya toplanmıştı! Sayfalarına daldıkça küçük kayınbiraderin “en değerli hediye” sözlerinin içinin tahminlerimden daha dolu olduğunu, âdetâ bir başarı ve mutluluk sermayesiyle karşı karşıya bulunduğumu farkettim. Okudukça okudum, saatlerce elimden düşmedi; bir daha baştan aldım, galiba 3-4 defa bitirdim. Sonra eşim aldı, o benden daha fazla etkilenmişti. “Zavallı kardeşimin gıybetini edenler, dedikodusunu yapanlar yakında utanacaklar!” dedi. Sonraki sayılarını merakla beklemeye başladık ve hiç aksatmadan aldık. Süreci uzun uzun anlatıp başınızı şişirmeyeyim ama bazı gelişmeleri aktarmadan edemeyeceğim: Neredeyse sadece Genç Beyin’in sunduğu yüksek motivasyon ve yol haritası sayesinde maaşla çalıştığım yeri bırakıp sıfır sermayeyle kendi işimi kurdum. Hüsn-i hat, ebru, tezhib sanatlarıyla ilgilenen bir tanıdığın ilk sergisini organize ettim; belediyenin desteğiyle açtığımız sergideki 133 çeşit ürünün satışına yarı yarıya ortak oldum. Bunu ben teklif etmedim, eserlerin sahibi sanatkâr dostum satılamayacağını zannederek “Sergiyi aç, yarısı senin!” dedi. Hayatımda hiç yapmadığım, bilmediğim bu işi titiz bir araştırma ve çalışma sonucunda üstün başarıyla tamamladım; sadece başkan 13 eser satın aldı ve 23 bin TL kazandım. 15 gün süren sergide toplam 118 bin TL ciro oldu, 59 bin TL gelir elde ettim. Sonra sanatkâr dostumla oturup bu “bereketli” konuyu enine boyuna konuştuk, yeni projeler ürettik ve 7 yılda 2.4 milyon TL ciro yaptık. Eserlerin bazılarının telif haklarını yerli ve yabancı yayınevlerine sattık, bu faaliyet çok daha bereketli sonuçlara vesile oldu. Yılbaşında 6 dönümlük yer alıp kendi sanat galerimizi açtık, artık kendi sergilerimizle beraber herkese hizmet vereceğiz inşallah. Yani küçük kayınbirader belki bir çeyrek bile takamadı düğünümüzde ama bana Genç Beyin hediye ederek gerçekten de dediği gibi “en değerli hediye”yi vermiş oldu. Diğer takılar bir şekilde bozduruldu, kullanıldı, harcandı, gitti ama o Genç Beyin sayısını hâlâ saklıyorum. Bütün sayıları defalarca takım halinde aldım, dostlarıma hediye ettim, ev ve işyerimdeki kütüphaneme yerleştirdim. Çocuklarıma en etkili ve faydalı bir miras olarak Genç Beyin sayılarını bırakacağım. Gün içinde bulduğum en ufak boşlukta hemen elime bir Genç Beyin alıyor, yepyeni ufuklara yelken açıyorum. Bu müthiş dergiyle tanışanların başarıyı mutlulukla beraber yakalamaları için hiç bir mazeretleri kalmadığına inanıyorum. (...) Enes-Reyhan Şimşirgil/Mersin  


3 şeyi dikkate alıp uygulamadan boşananlar çok kısa sürede bin pişman olur ve hayatlarının kalan kısmını mahvederler!

Kıymetli Genç Beyin Ekibi! İzmir-Konak'tan yazıyorum. 2007'de tanıştığım Genç Beyin'de bir şey dikkatimi çekmişti: Problemli eşleri boşanmaya değil, mümkün mertebe sabredip evliliklerini korumaya yönlendiriyordunuz ısrarla. Halbuki bende "Olmuyor, yürümüyorsa boşanmak gerekir!" mantığı vardı ve 6 yıllık evliliğim çok problemliydi, yürümüyordu. Yani aynı dert benim de başımdaydı. Ayrılmamızı o zaman 3.5 yaşındaki oğlum Orhan geciktiriyordu. Eşimle konuşmama kararı almıştık, evi otel gibi kullanıyorduk. Çünkü konuşmaya başladığımızda hemen birbirimizi suçluyor, tartışma çatışmaya varıyordu. Genç Beyin'de evlilikle ilgili yazılardan çok etkilendim ve yumuşamaya başladım. Bir gün beyim bana yine çok ters bir söz söylediğinde ona gülümsedim, o da gülümsedi ve 3-4 dakika gülümseyerek bakıştıktan sonra birbirimize sarıldık. Sanki mûcize bir el bizi birbirimize yeniden bağlamıştı. Çünkü beyimle 8 yıla yakın tanışma ve görüşme sonrası büyük bir aşkın sonucu olarak evlenmiştik. O tebessüm faslından sonraki sarılmamız bütün gidişatı değiştirdi; konuşmalarımız tartışmaya değil, hoşsohbete yöneldi ve bugünlere geldik. Hamdolsun 4 yıldır eski Leylâ ve Mecnun zamanlarımızdaki gibiyiz. Bütün evli genç beyinlere 3 hayatî tavsiyem var, bunları dikkate alıp uygulamadan boşanırlarsa çok kısa sürede bin pişman olur ve hayatlarının kalan kısmını mahvederler: 1- Dışarıya takındığımız melek yüzümüzü (...) Rumuz: İzmirli


DİKKAT! UYGULANMIŞTIR! Ciroyu 10’LA ÇARPMANIN sırrı

Saygıdeğer Genç Beyin yayıncıları! İstanbul-Esenyurt’tan selâm ve saygılar... 2010 Temmuz’unda Antalya toptancımız Süleyman Bey gerçekten de büyük bir alım yapmak için merkezimize geldiğinde uzun ve kıran kırana pazarlıktan sonra çantasından çıkardığı dergiyi bana uzatarak dedi: “Bu alışverişimizde biraz kârdan zararın olacak ama sana hediye edeceğim Genç Beyin dergisini okuduktan sonra cironu 10’la çarpacaksın inşallah!” Bir dergiyi indirim için kullanması beni çok rahatsız ettiyse de Genç Beyin’i aldım ama istediği indirimi yapmadım, yine kendi fiyatımdan sattım. O da memnun kalmadı; siparişleri beklediği için mecburen aldı, gitti. Süleyman Bey’i yolculadıktan sonra ciroyu 10’la çarpacağım söylenen derginin 103. sayısını karıştırmaya başladım. “Başarılı pazarlamanın sırrı (Müşterinin bilinçaltına nüfuz etme yolu), “Çalışanı olmayan şirketi devraldı, 7 yılda 5 bin çalışana ulaştı!”, “Taze, bâkir, kârlı alan bulmanın 4 yolu”, “Aman dikkat! Sizin firmanızda da bu dolaplar dönüyor olabilir!” başlıklı yazılar beni temelden değiştirdi. Bütün iş sahiplerine bunları okumalarını özellikle tavsiye ederim. Yeni sezon için 5 plânım vardı, hepsinden vazgeçerek Genç Beyin’de okuduklarımdan ilhamla yepyeni 3 plân hazırladım. Şimdiye kadar hiç düşünmediğim, düşüneceğimi de sanmadığım şeylerdi. İlkini hemen uygulamaya koydum, ortağımdan ayrıldım. Öyle ferahladım, rahatladım ki... Artık %100 kendi işime odaklanacağımdan motivasyonum zirvelerdeydi. Sonra 2. plânı devreye soktum, sadece 8 bin TL reklam harcaması yaparak %30 ciro artışı sağladım; yıl sonunda bu oran 4 katına çıktı. 1 yıl 2 ay sonra 3. plâna geçtim, taşeron firma olarak metro ihalelerine girdim, kazandım ve ertesi yol sonunda ilginç bir tevafuk olarak 10.3 kat ciro artışı sağladım. İçime sinmedi, Süleyman Bey’i görüşmeye çağırdım ve 2 yıl önce teklif verdiği ama kabul etmediğim fiyattan istediği kadar alabileceğini söylediğimde hayli sevindi. 20 gün sadece ona çalışacağımız büyüklükte bir siparişte bulundu, gönlü hoş oldu. Nazar değmesin diye ona 10.3 kat ciro artışını anlatmadım ama Genç Beyin’in fikir verip tutuşturarak yol göstermesiyle geldiğimiz noktayı bu şekilde sizlere yazmak istedim ki, okuyucular her ay takip ettikleri cevherin kıymetini bilsinler. Sektörde bir çok rakibimiz, dostumuz, hatta çekemeyenimiz başıma acaba nasıl bir taş düştüğünü hep merak ederler. İşin sırrı Genç Beyin’i “uygulamak maksadıyla” okuyup tutuşmaktır. Sonra gerisi zaten gelecektir. (...) Ahmet Suat Gürkan


Genç Beyin’i bayiden İLK ALIŞ HİKÂYESİ

(...) 2 çocuk annesi bir ev hanımıyım. 2 yıllık turizm ve otelcilik meslek yüksekokulu mezunuyum ama o alanda çalışmayı değil, çocuklarımı en iyi şekilde yetiştirmeyi tercih ettim. Aynı zamanda Hocam’ın çok değerli eşinin arkadaşıyım. Tam 12 yıldır doğrusu hiç dergi almadan, her cumartesi sabahı seminer konusunu telefonla sorup öğrenmek suretiyle ÜCRETSİZ seminerlere katılıyordum. Geçen yılın sonlarında yine telefonla “Bu haftaki seminerin konusunu öğrenebilir miyim?” diye sordum. Telefondaki bey “Hanımefendi! Son sayımız yeni bayilere verildi, 2 aylık seminer programı arka kapakta mevcuttur. Zahmet olmazsa gazete bayiinden bir adet Genç Beyin alıp konuları oradan takip edebilirsiniz!” şeklinde kibarlıkla pes etme karışık bir cevap verdi. Ben de teşekkür ederek telefonu kapattım ve cadde üstündeki gazete bayiinden bir dergi aldım. Bu Genç Beyin’e ilk para verişimdi. Dergiyi eve getirip okumaya başladım ve işte bu mektubu yazmamın asıl sebebine geliyorum: 12 yıldır böyle bir bilgi ve birikim sermayesinden nasıl bîhaber yaşadığımı hatırladıkça kendimi yiyor, âdetâ deli oluyorum. Meğer ne “ilginç, orijinal, faydalı” bilgilerden mahrum kalmışım bunca yıldır... Bu gelişmeden sonra seminerlere beyimle gelmeye başladık. Kendimi affettirebilmek için beyime takım halinde Genç Beyin aldırttım, içim tam rahat etmeyince 20 civarında yakınımı Genç Beyin abonesi yaptırdım. Yine de içim rahat değil ama bu güzide derginin fahrî temsilcisi gibi çalışmayı sürdüreceğim. (...) Rumuz: Deryâ içre olan susuz


ÇÖZÜM CENNETİ gibi ve sunulan çareler çok ikna edici!

Merhaba! facebook.com/GencBeyinDergisi sayfasıyla tanıdım derginizi. Gümüşsuyu’nda 2 bine yakın üyesi olan bir kadın platformunun başındayım. Face sayfanızı kız lisesinden arkadaşım Şûle tavsiye etti; girdim ve hemen beğendim, hatta anında 50 kişiye yakın arkadaşa beğendirdim. Genç Beyin’i alıp yakındaki parkta oturdum, 4 saat aralıksız okumuşum. Kendime geldiğimde beynim allak bullaktı, çünkü benim ve çevremdeki arkadaşların onlarca ve belki yüzlerce sorusuna çok ikna edici cevaplar vardı. Elimdekini yardımcım Hülya’ya verdim, eşinden yeni ayrılmıştı ve bunalımdaydı. Gidip bir adet daha aldım, onu da sağ kolum Gamze elimden kaptı. Serpil’e, Murat’a, Aylin’e, Merve’ye, Sinan’a derken 118. sayıdan herhalde 15 civarında aldım, emin olun şu anda elimde yine yok. Çünkü gören alıyor, vereceğini söylüyor ama vermiyor. Nihayet bir adet daha aldım ve bunu çantamda gizleyerek eve götürdüm, özel çekmeceme koydum, baştan sona 3-4 defa okumuşumdur, her seferinde farklı bilgiler edindim. Gerçekten ciddî emeklerle dopdolu ve etkileyici bir dergi. 2 şeyi beni kendisine bağladı: 1- Geçiştirme, alelacele, sıradan, şişirme dergi değil; samimî ve büyük emek harcanmış bilgi hazinesi. 2- Temel sıkıntılarımıza hitap ediyor, hariçten gazel okumuyor, çözüm cenneti gibi ve sunulan çareler de çok ikna edici. (...) Av. E. D.


Bir peşin fikri yıkmanın YILLAR SÜREN hikâyesi

Her ay Başyazı’da sizin başladığınız gibi başlamak isterim (Zira münasip hitap şekli bulamadım, daha doğrusu size lâyık ifade gelmedi aklıma!). Değerli Genç Beyin! 9 yıllık takipçinizim, okurunuzum. Ağabeyim bir görüşün üst düzey bağlısı, 300 civarında talebesi var. Onlara günde 3-4 defa sohbet veriyor, fakat büyük çabalarıma rağmen Genç Beyin’i kendisine okutamadım ve kabul ettiremedim. Bağlandığı görüşün kitapları haricinde bir şey kesinlikle okumuyor(du!). Genç Beyin’in bildiği dergilerden olmadığını, her ay ilim ve hikmet deryâsı sunduğunu, özellikle insanlara hitap edip sohbet veren biri için can simidi sayılacağını tekrar tekrar belirtmeme rağmen hiç ama hiç yanaşmıyordu dergimize. 4 ay kadar önce 15 günlük kaplıca devremülkümüze gittik, ağabeyimin sohbeti olduğu için bir gün sonra geldi, bütün kitap ve notlarının bulunduğu çantayı metroda veya gemide çaldırmış, evin anahtarı da içinde olduğu için geri dönememiş, o vaziyette geldi. Buradaki bir kaç yerde sohbet etmesi gerekiyordu. “Ne yapacağım şimdi?” diye yakınırken ona yanımda getirdiğim 5-6 Genç Beyin sayısını verdim ve “Abiciğim! İstersen bunları karıştır, belki işine yarayabilecek bazı bilgiler çıkar!” şeklinde alttan alan cümleler kurdum. Çaresizdi ve hiç beklemediğim şekilde “Haydi ver bakalım!” dedi, Genç Beyin sayılarını aldı, odasına çekildi. Takip ettim, 3.5 saat odasından çıkmadı. Sonra gülümseyen bir yüzle yanımıza (balkona) geldi ve “Bunlar neymiş yahu? Fena değilmiş!” deyiverdi. Ağabeyim bir şeye “Fena değilmiş!” derse bilin ki o şey mükemmeldir! “Başka sayıları var mı?” diye sordu, “Evde takım halinde bütün sayılar var!” dedim, çok sevindi. Uzatmayayım: Kaplıca programındaki bütün sohbetlerini Genç Beyin’den faydalanarak yaptı. Eve dönünce bütün Genç Beyin’leri aldı, “Bunlar benim!” deyince kendisine yeni bir takım istetti. Şöyle özetleyebilirim: O günden beri ağabeyimin sohbetlerinde kullandığı malzemelerin büyük kısmı Genç Beyin’den! Bir sayısı gecikince kıyametler koparıyor. Sanırım yine Genç Beyin’de okumuştum Einstein’ın sözünü: “Bir peşin fikri yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur.” Gerçekten de ağabeyimin Genç Beyin’le ilgili peşin fikrini yıkmam yıllarımı aldı ama şimdi kendisine çok geniş bilgi ve birikim kaynağı bulduğu için seviniyor. Zaten bu dergi bilhassa hatipler, yani maddî ve manevî hayatını konuşarak kazananlar için bulunmaz hazine. Sadece ağabeyimin bir kaç eleştirisi var: 1- “Allah” lâfza-i celâlini her kullanmanızda yanına (cc=celle celâluhû) yazmanızı istiyor. 2- Âyet ve hadîs verirken piyasadaki mâlûm ilahiyatçıların meâllerinden değil de, güvenilir ve sağlam meâllerden faydalanmanızı bekliyor. 3- Tasavvuf büyüklerine daha fazla yer vermenizi umuyor. (...) Halime Candan


UZMAN PSİKOLOG gözüyle Genç Beyin

(...) Objektif olmak gerekirse Genç Beyin’de okuru çeken bir câzibe var ve bu her halinden anlaşılıyor. Fakat uzman psikolog kimliğimle söylüyorum, bu cazibede psikolojik telkin ve bilinç dışı zihni olumlu anlamda yönlendirme var. Kısaca şunu söyleyebiliriz: Genç Beyin’i her ay takip edip okuyan kişi ruhen rahatlar, çünkü sayfalarda müthiş bir “terapi etkisi” var. Bizim işimizi yapıyorsunuz diyebilirim ama sakın elimizden almaya kalkışmayın (!). Şaka bir yana, Genç Beyin’i 2 sayı önce (118. sayı) tanıdım ve çok etkilendim. Emeğinize sağlık! Uzm. Psikolog Nevin Soyöz


TARİH öğretmeni uyarıyor!

Merhabalar! Kâğıtları okuduk, karneleri yazdık, okul bitti, tatile girdik ve nihayet Genç Beyin’e yazma vakti bulabildim. 17 yıllık tarih öğretmeniyim. Tarihi de, öğretmeyi de çok seviyorum. Lise 2’den çok efendi ve çalışkan öğrencim Hayri’nin bana 2009’da öğretmenler günü hediyesiydi Genç Beyin... O sayısından beri kesintisiz takip ediyorum. 20’ye yakın öğretmen arkadaşı da tanıştırdığımı belirteyim. Genç Beyin öğretmen ve öğrenciler için müstesna bir kaynak. Mâlûmunuz tarih milletlerin hafızası. Hafızasını kaybeden millet hafızasını kaybetmiş insan gibidir. Cengiz Aytmatov'un Mankurt romanı var. Çinliler esir aldıkları Türkler’in başına bir yaş deri geçirirler. Bu yaş deri kurudukça beyni sıkar, öyle bir noktaya gelir ki, beyin hafızayı kaybeder. Hafızasını kaybeden insan gözünü Çinli efendisinin dizinin dibinde açtığını zanneder ve çok sadık köle olur. İşte Avrupa, Avrupa'nın içimizdeki uzantıları bizi hafızamızdan mahrum edip Avrupa'ya sadık köle yapmanın peşindeler. Sultan Mahmud devrinde, özellikle Araplar’ın yaşadıkları bölgelerde "Türkler Hıristiyan oldu!" diye yalan haber yayan Fransızlar’ın amacı Osmanlı’yı zor duruma düşürüp parçalamaktı. Benzer oyunlar tarihin değişik zamanlarında uygulandı. Tarihî gerçeklere daha fazla yer verin ve gidişatı pek vahim olan genç nesli bilinçlendirin. (...) Rumuz: Tarih öğretmeni


Sadece ELTİM biraz problemli!

(...) Elbette yine aile araştırması yaptık ama sözlüm Murat’ın ilk sayısından beri Genç Beyin okuması beni çok etkilemişti, 11 Temmuz 2010’da evlendik. Hamdolsun her şey beklentilerimiz gibi çıktı diyebilirim, sadece eltim biraz problemli ama onu da aşacağız inşallah. Yani Genç Beyin okuma ikimizin de ortak yanıydı, yanılmadık. (...) N. Ş.


Genç Beyin için NE DEDİLER?

Abdülkadir Bey 1980’lerden beri tanıdığım bir şahsiyettir, ondan beklerdim ama Genç Beyin kadar güzel ve doyurucu bir eser tahminlerimin üzerinde iyi olmuş. Sizi ve ekibinizi tebrik ederim Hocam! Nice 12 yıllara inşallah! Murat Soylu * Ekmek almakla Genç Beyin almak arasında muhayyer (kararsız) kalsanız Genç Beyin alın! Şaşıracaksınız belki ama ben bu müthiş ötesi dergiyi okumaya başlayınca acıkmayı da unutuyorum! Zeki Aydın * 38 yıllık yayıncıyım; sektördeki dergilerin büyük kısmını 3-5 dakikadan fazla elimde tutmam, çünkü beni çekip etkileyen yazı bulamam. 12 yıldır ailece gıptayla takip edip yeni sayısını beklediğimiz tek dergi Genç Beyin’dir. Mustafa Bilir


ÖĞRETİM ÜYELERİ odasından mektup var!

Genç Beyin’in çok ilgi görüp okunmasına 2 GEREKÇE

Genç Beyin’in bütün genç beyinlerine merhaba! Matematik bölümünde asistan arkadaşımız Mehmet Bey getirdi Genç Beyin’i öğretim üyeleri odasına. Masa ve sehpalarda, sağda solda bir yığın dergi vardı ama herkes âdetâ saldırdı bu nâdîde dergiye. Bir an önce okuyabilmek için yarışıldı, eline alan bırakmadı, bayiden 2. ve 3. alımlar da ortadan kayboldu hemen... Halbuki şöyle gözucuyla saydım, 20 civarında derginin son sayıları vardı odada. Fakat Genç Beyin’in böylesine öne çıkması, koskoca doçent ve hatta profesörleri bile “İlk ben okuyacağım!” diye yarışa sevketmesi 23 yıllık akademisyenli ğimde hiç karşılaşmadığım durumdur. Bu elbette büyük başarı, teslim etmek lâzım. Peki, nedir gösterilen ilginin sebepleri? 78 arkadaş oturup tartıştık anahtar soruyu: “Genç Beyin akademik yayın olmadığı halde neden böyle ilgimizi çekiyor?” Ortaya 2 gerekçe çıktı: 1- Her ay sırf çıkmak için değil, gerçekten insanı aklen ve kalben doyurmak için çok ciddî bir emekle hazırlanması. 2- İlginç olmaya, dikkat çekmeye, insanın zarurî ihtiyaçlarına cevap vermeye özel titizlik gösterilmesi. Öğretim üyesi arkadaşların çoğu 3040 yıllık dergilerde makaleler yazıyorlar, lâkin onlara şöyle bir göz atıp bırakanlar Genç Beyin’i ellerine geçirince asla bırakamıyorlar! Meselâ o kadar sayı aldığımız halde ortalarda “boş” bekleyen bir tek Genç Beyin yok, aylar sonra bile hâlâ birilerinin elinde. Zaten biz çareyi kendi dergimizi bayiden alıp eve götürmekte bulduk, ancak böyle okuyabiliyoruz. Evde de okuma yarışı var, her yeni sayıda aile içinde birilerinin birileriyle arası limonî oluyor Genç Beyin’i ilk okuyan olmak için. Sizleri bütün sayılarınızdaki karakterler sayısınca tebrik ediyoruz. Bunu bilhassa söylemek istedim, çünkü başka okurların da zaman zaman belirttikleri gibi her sayınızdan normal olarak 10 sayı çıkarır başka dergiler... Devrik cümlelerim için de özür dilerim, üslûbum ve tarzım bu. Dünya çapında başarılı üniversitelerdeki eğitim öğretim uygulamalarına da yer vermenizi bekleriz. (...) Doç. Dr. Ekrem Rumeli


Kuru kuruya hayal kurmakla vakit geçirenlere tecrübe edilmiş 3 UYGULAMA YOLU

(...) İşçi olarak çalıştığım 46 yaşıma kadar ben de herkes gibi çeşitli hayaller kuruyor, onları gerçekleştirmişim gibi düşünüp heyecanlanıyor ve bir nevi tatmin oluyordum. Tâ ki, Genç Beyin’le tanışana kadar. Esenler Otogarı’nda beni Malatya’ya götürecek otobüsün kalkması na 1.5 saat kala gezinirken bayide gördüm dergiyi, kapağındaki başlıklardan biri “Ertelemekten kurtulmanı n yolu”ydu (30. sayı, Psikolojik Sağlık Özel Sayısı). Başka başlıklar da tam bana hitap ediyordu: “Büyük firma olmanın 22 şartı”, “Geleceğin girişimcilerine tavsiyeler”, “Başarıyı yakalayanların sırları”... 5 TL harcadığım en isabetli yerdi o. Kalkış vaktine kadar incelediğim dergi beni çoktan ele geçirdi! Henüz otobüse binmeden bazı hayatî kararlar verdim bile. Sonra tekrar tekrar okudum. Malatya’ya varınca içim içime sığmıyor, beynim okuyup öğrendiklerimi muhakeme etmekten sanki kabuk değiştiriyordu. 1015 kitap bitirmişim gibi birikim edindiğimi hissettim. Acayip tutuşmuştum ve 15 gün izin alarak geldiğim ailemin yanında bir hafta kalıp ayrıldım. Eşim ve 3 çocuğum uzun süredir ısrarla İstanbul’a taşınmak istiyorlardı. Bana öyle bir cesaret geldi ki, ne yaptım biliyor musunuz? Bir yakın arkadaş vasıtasıyla hiç görmeden ev kiraladım, pılıyı pırtıyı toplayıp kamyona yükleyerek İstanbul’a taşındık. Ev tahminlerimden güzel çıktı, kirası da çok uygundu. Hemen soluğu patronumun yanında aldım; “İstanbul’a taşındı k, artık kira giderimiz var, destek bekliyorum!” dedim. “Hayrola Ziya? Ne oldu sana?” diye sordu gülerek. Maalesef beklentilerimi karşı lamaya yanaşmayınca işten ayrıldım. O zamanki parayla 20 milyar TL birikimim vardı, bir kısmını evin ihtiyaçlarına (boya badana vs.) harcadım, kalanıyla da baba mesleği olan et ve tavuk döner işine girdim. Başlarda zayıf gitti, yanıma bu işte benden tecrübeli ve usta yardımcım Süleyman Bey’i aldıktan sonra herşey değişti ve gelişti. Hayallerim gerçek olmuştu. Ucuz dönere hiç girmedik, gerekli belgeleri en görünecek yerlere asarak kaliteye vurgu yaptık ve Allah’ın yardımıyla müşteri kendiliğinden oluştu. Şu anda 14 elemanımız, 3 şubemiz var; hükümet de bizim en baştan uyguladığımız kalite standartlarına eğilince sağda soldaki sahte dönerciler elendi. 30’a yakın dönercinin bulunduğu caddede 3 büyük firma kaldık. 12’ye kadar açığız, sizleri de bekleriz. Kuru kuruya hayal kurmakla vakit geçirenlere tecrübe edilmiş 3 uygulama yolu sunmak istiyorum: (...) Ziya Gökdeniz


HADDİNDEN FAZLA aksi ve ters beyle iletişimde 3 hassas taktik

Merhaba Genç Beyin! 5 çocuk annesi olarak sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Elhamdülillah çocuklarımın 5’i de çok iyi yetiştiler, bunda senin katkın benimkinden büyük olamasa da (Çünkü ben anneyim!) asla inkâr edilemeyecek boyutlardadır. Okula gönderilmeyen, kendi imkânlarıyla okuma yazmayı öğrenen bir ev hanımıyım. Beyim belediyede çalışıyor ve okuma diye bir şeyle hiç ama hiç alâkası yok ne yazık ki... Âmiri Genç Beyin’in 87. sayısını hediye etmişti kendisine, nasıl olduysa (!) dergiyi eve getirdi ve “Hanım! Bu çok mühim! Süleyman Bey verdi ve mutlaka okumamı istedi!” deyince nasıl sevindiğimi anlatamam. Tabiî biraz elinde kaldı, yine ondan beklemediğim kadar meşgul olup sayfalarına baktı, hatta bir Temel fıkrasını çok komik buldu ve bir hafta boyunca anlatıp güldü. Böbürlenmek gibi olmasın ama ben derginin tamamını baştan sona yutarcasına okudum, daha doğrusu Genç Beyin kendisini bana okuttu. Beyime “Madem beğendin, Süleyman Bey de okumanı tavsiye etti, ben de çok beğendim, o halde her ay yeni sayısını al!” dedim ama ikna edemedim. Kendim bana verdiği aylık 50 TL’den almaya başladım, bir kaç defa kızdı ama sonra ses çıkarmadı. 7 TL her kuruşuyla size helâl olsun! Çünkü evimize Genç Beyin düzenli girmeye başlayınca okudukları m iç dünyamı aydınlatıp ferahlandırdı. Haddinden fazla aksi, ters ve sinirli biri olan beyimle iletişimimiz hayli düzeldi; Genç Beyin’den öğrendiklerimi başarıyla uyguladı m ve uyguluyorum. “Bunlar nedir?” derseniz 3 şey sayabilirim: (...) Rumuz: Ev hanımı


Hayatınızda YEPYENİ GÜZEL SAYFALAR AÇMA ve İÇ HUZURA TAVAN YAPTIRMANIN yolu

(...) 2001 Temmuz’unda 117 kiloya çıkınca artık metabolizmam kırmızı alârm vermiş, vücudumdaki 45 kilo fazlalık hayatımı ciddî tehdit eder hale gelmişti. Kendi kendime uyguladığım hiç bir zayıflama yöntemi sonuç vermedi. Kapı komşumuz Halime Abla’nın tavsiyesiyle bir diyetisyene başladım ve 4.5 ayda 24 kilo vererek 93 kiloya düştüm. Yeme düzenim oluşunca artık diyetisyene gitmeden her ay 23 kilo vermeye devam edip 2012 sonunda 77 kiloya kadar düştüm. Halen 79 kiloyum, 8 kilo fazlam var, dikkat etmeye çalışıyorum. Diyetisyenim bu yılın 13 Şubat’ında trafik kazasında vefat etti. Kendisi hiç aklımdan çıkmıyor ve bazen “Sana ödediğim 350 TL annenin ak sütü gibi helâl olsun!” diyorum. Gerçekten de o paranın her kuruşunu %100 hak etmiş, her an yanımda taşıdığım 38 kiloluk yağ tenekesinden kurtulup sağlığıma kavuşmama vesile olmuştu. İşte bu hazine değerindeki dergimiz Genç Beyin’e de her ay ödediğim 7 TL her kuruşuyla sizlere helâl olsun! 48 yıllık ömrümde bir o diyetisyenim olan merhûmeye, bir de Genç Beyin’e ödediğim meblâğın %100 yerini bulduğunu düşünüyorum. Çünkü insanları türlü reklamlar, acayip garayip göz boyama türü tanıtımlarla öylesine aldatıyorlar ki; yaptığımız harcamalardan pişman olmadıklarımızın sayısı çok çok az... Merhûme diyetisyenim beni vücudumdaki maddî fazlalıklarımdan kurtardı (Allah’ın izniyle), Genç Beyin de manevî fazlalıklarımdan... Meselâ çok gıybet ettiğimi, bunu da inanılmaz bir şeytanî zevk ve lezzetle yaptığımı, yaşadığım sıkıntı ve huzursuzlukların büyük oranda gıybetle yaşadığım büyük iflâstan kaynaklandığı farkettim. Genç Beyin’i tanıyalı 2 yıl, gıybeti %95 oranı nda bırakalı 1.5 yıl oldu. Özellikle hanım kardeşlerime tavsiyem: Gıybeti ciddî bir bilinçle ve farkındalıkla terk eder, gıybet edilen ortamlardan derhal ayrılırsanız hayatınızda yepyeni güzel sayfalar açıldığını; iç huzurunuzun tavan yaptığını göreceksiniz. Neden? Zira onca zorlukla kazandığınız sevaplar sizde kalıyor, sevmediğiniz insanlara gitmiyor, onların günahları da size yüklenmiyor. Bu durumda insan rahatlamaz, ferahlamaz mı hiç? (...) N.Ö.


Genç Beyin için NE DEDİLER?

Eğitim ve iş için 6 yılımı Almanya’da geçirince lisede tanıyıp bağımlısı olduğum Genç Beyin’den ayrı kaldım. Erzurum’a döner dönmez kendisinden hiç ummadığım sosyetik ve farklı zihniyetten bir tanı dık bana son sayıyı hediye etti, “Seni bir hazineyle tanıştırıyorum!” dedi. Bozuntuya vermeden alıp teşekkür ettim ve hemen takım halinde bütün sayıları edindim. Meğer 6 yılda nelerden mahrum kalmı şım! Bence en büyük mahrumiyet Genç Beyin’le aynı dönemde yaşayıp da ondan haberdar olmamaktır. Elinize, beyninize, yüreğinize sağlık... Adem Sarıkamış/Erzurum - Ayda bir çıkmasına sabredemediğimiz; 15 günde, haftada bir yayı nlanmasını beklediğimiz Genç Beyin’imizi lütfen geç çıkarmayın! Tamam, gerekçelerinizde haklısınız ama bizde de sabır kalmadığını unutmayın! Emin olun her elimi açmamda önce yeni sayının bir an önce çıkması için dua ediyorum; sonra Bursa’da hukuk okuyan kızımla İstanbul’da tıp okuyan oğluma geçiyorum. Ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur. (...) Nazım Özay (Yakın ilginize müteşekkiriz. Demek duaları artı rmak lâzım! Nasipse 15-20 günde bir çıkarıp gecikmeyi telâfi etmeye çabalıyoruz inşallah! GB)


Yaşanmış bir HURİ ve GILMAN hikâyesi

Evlilikte mutluluğun püf noktası BU KELİMEDE GİZLİ!

Saygıdeğer Genç Beyin yayıncıları! Bütün ekibinize selâmlar, saygılar, sevgiler... Özel bir hastanede laborant olan beyim 11. 08. 2009 günü ürün alımı görüşmesi için gittiği İzmit’ten dönerken ıslak yolda aşırı hız sebebiyle meydana gelen kazada vefat etti. Henüz doğru dürüst toparlayamadı m kendimi. 2’yle 16 yaş arasındaki 3 erkek, bir kız çocuğumla öyle kalakaldım.


Genç Beyin Seminerleri’nin bana somut 3 faydası oldu

2004 Eylül’ünde 28 yıllık memuriyet hayatımı Genç Beyin’de saygıdeğer hocamı zdan aldığım “Kendi işini kurma sanatı” semineri vesilesiyle sonlandırıp kendi işimi kurdum. Hayatımdaki en önemli dönüm noktalarından biridir bu. Hep memuriyet yapacağımı sanıyordum, babam da memur olduğu için girişimcilik bana çok uzaktı. Fakat sadece bir eğitimle kendime ve hayata bakış açım de- ğişti, ânî kararla girişimciliğe yöneldim. Yıl boyu memur maaşlarına yapılacak küçücük zamları beklerken bugün 36 çalışanıma maaş öder duruma geldim. 28 yıl boyunca sadece 61 bin TL tasarruf ederken 8 yılda 35-40 milyon liralık hacme ulaştık. O müthiş semineri hiç unutamam! Arkalarda oturuyordum, hocam “Öne buyurun!” dedi ve en ön kısma geçip anlatılanları pürdikkat dinledim. Hocam da gözlerimin içine bakarak anlatıyordu. 5 saatlik seminer bütün peşin fikirlerimi yıktı. Genç Beyin’i okumak güzel de, idealist arkadaşlara Genç Beyin Seminerleri’ni de ısrarla tavsiye ederim. Dikkatli dinlemenin meydana getirdiği etki bambaşka oluyor, insan hayallerini yeniden tasarlıyor. Elemanlarımın çoğunu özellikle satış ve hitabet seminerlerine gönderdim, eskisiyle kıyaslanamayacak seviyede sonuçlar aldım. Rahmetli babacığım yıllar önce böyle bir eğitim alabilseydi büyük ihtimalle ömrünün yarım asrını memurlukla geçirmezdi. Ben de geç uyandım ama zararın neresinden dönülse kârdır. Yanlış anlaşılmasın: Memurlara bir sözüm yok, sadece içindeki arslanın kükremesini engelleyenlere acı- yor ve bir an önce Genç Beyin Seminerleri’ni tavsiye ediyorum. Bana somut olarak 3 faydası oldu: 1) Gizli ve açık potansiyellerimi farkettirdi. 2) Tembellik ve gevşekliği tarihe gömmemi sağladı (Onlarla beraber gelen miskinlik, zillet ve sefaletten de kurtuldum!). 3) Hayallerimi, geleceğe dair beklentilerimi yeniden tasarladı m; ufkum ve önüm açıldı, başkaları başarabilmişse benim de başarabileceğimi gördüm. Yeri gelmişken önce büyük oğlum Hamza’yı, sonra da beni Genç Beyin’le, kıymetli hocamla ve onun eğitimleriyle tanıştıran eğitim kurumları sahibi dostum Feyzullah fienver’e teşekkürü borç bilirim. (...) Mehmet Emin Kıyıklık/Bursa


MÜKEMMEL hafızanın sırrı ve Genç Beyin’i okuma tekniği

Merhaba! Ben ilköğretimden beri Genç Beyin okuyarak yetiştim. Lise sonda biraz ayrı kaldık ama üniversiteyi kazanı nca babama bütün sayıları takım halinde aldırttım ve ilk sayıdan başlayarak okudum. Sonra kendim aldım. Bölümümde Genç Beyin’i tanıyanlarla yıllardı r arkadaşmışız gibi dostluklar kurduk. Duha isimli arkadaşımı bu vasıtayla tanıdım, kendisiyle çok sıkı ahbap olduk. Duha bana Genç Beyin’in ikramı diyebilirim. İçi dışı bir, gönlü tertemiz, son derece zeki ve candan bir arkadaş. Ayrıca 3 yıldır bölüm birincisi. Derginin hangi sayısında neler bulunduğu neredeyse ezberinde. Hepsi değil belki ama çoğu hikâye hafızasında ve yeri geldikçe anlatı yor. Onun hafızasına imreniyorum; halbuki ben de Genç Beyin’le yetiştim ama her şey onun kadar aklımda değil, çoğunu unutmuşum. Duha’ya bunun sırrı- nı sordum, söyledi: “Evimizde önce babam okur, ev halkına heyecanla anlatırdı. Sonra da bizim okumamızı şart koşardı, çok sıkı takip eder ve hatta dergiden sınavı geçeni ödüllendirirdi. Ayrıca o gün içinde muhakkak 3 kişiye anlatmamızı isterdi. Bu durumda öğrendiklerimiz beynimize âdetâ kazınırdı. Sonra bu yöntemi okul derslerinde kullanmaya başladı m, inanılmaz etkisini gördüm. Hâlâ üniversitede bile bunu kullanıyorum, mükemmel sonuçlar alıyorum.” Murat Çeliktaş/İzmir


GİRİŞİMCİ gençlere tavsiye

(...) Genç Beyin’i yeni genç beyinlere tanıtmayı, onların da bu hazineden faydalanıp iki dünyalarını -İnşallah!- cennete çevirmeyi kendi dükkânıma müşteri çekmekten fazla önemsiyorum. Bazılarına hikâye gelebilir, kimse inanmak zorunda değil, Yüce Mevlâm biliyor, ben bu dergiyle hem mutluluğu hem de başarı yı yakaladım. 10 yıl önce aile ve çevresine yük, kararsız, korkak, kabuğundan dışarı çıkmayan, boş gezenin boş kalfası biriydim. Karşımızdaki otoparkçı Mehmet Amca bir keresinde boş bulunup bana “Serseriliği bırak, bir işle uğraş!” demişti de çok gücenmiştim ona. İnternette “serseri”nin gerçek anlamını araştırmıştım: “Belli işi ve yeri olmayan başıboş kimse, hayta (TDK).” Bu izah bana iyice dokundu ve şimdiki işimi kurdum. Geçen 10 yıl, 4 ayda tek danışmanı m Genç Beyin oldu. Orada okudukları mı doğru kabul edip adımlarımı attı m. Çok şükür hiç yanıltmadı beni Genç Beyin. Fakat 2009’da kayınçonun bir sözüne uydum, neredeyse her şeyimi kaybettim; tekrar toparlandım ama o krizi yaşamasaydım şimdi daha iyi yerlerde olabilirdim. Girişimci genç beyinlere tavsiyem: Akraba yönlendirmesiyle iş yapmasınlar. Kitabî ve tecrübe kaynaklı bilgilerle hareket etsinler (...) Ö. Faruk Poyraz

Genç Beyin’le AYNI ÇAĞDA yaşayıp da...

Nasıl başlayacağımı bilemiyorum, “Merhaba Genç Beyin yayıncıları!” diyeyim en iyisi. Size yazarken askerden sözlüme yazdığım “tek” mektubu yazarken ki kadar heyecanlıyım. Nasip olmadı, evlenemedik. Askerliğimin bitmesine bir yıl kala başkasıyla sözlenip evlendiğini duydum, bütün dünyam yıkıldı. Çünkü onu çok seviyor, evlilik hayalleriyle yaşıyor, her çileyi çekmeye rıza gösteriyordum. Sonrası çok meşakkatli oldu, hâlâ yüreğimde “derin” bir yaradır. Şimdi size yazarken aynı heyecanı duyuyorum. İçimde Genç Beyin’i yayınlayan ekibe öyle büyük hürmet ve muhabbet var ki, o sevgiyi dağıtsam bütün Leylâ ve Mecnun’lara yeter. Çünkü yaptığınız iş fevkalâde bir faaliyet, hizmet, gayret... Genç Beyin’le aynı çağda yaşayıp da ondan bîhaber bahtsızlara yazıklar olsun! O kişiler bir gün uyandıklarında öyle âh, vah edecekler ki; pişmanlıkları büyük olacak. “Nasıl tanımadım, tanışmadım, okumadı m, öğrenmedim, tutuşmadım, tutuşturmadı m?” diye yakınmalarını görür gibiyim. Ampulü keşfeden Edison’dan bu kadar yıl sonra mumla aydınlanmakta ısrar etmek gibi bir şey. Bize her ay sunduğ unuz bu özün özü birikimi kendi başına bulup edinecek kaç kişi çıkar? Allah ömrünüze bereket ve hayır katsın, sizlere sağlık ve kolaylık versin, Genç Beyin Hz. İsrafil (as) sûra üfleyip kıyamet kopana kadar yayınlansın! (...) Rumuz: Cemal


VERİMLİLİĞİMİZ 3-4 kat arttı?

Sayın yetkili! Yönetim Kurulu Başkanımız Ünsal Şahinler Bey’in tensip ve tavsiyeleriyle şirketimizin A takımı olan 23 isme 6 yıldır her ay Genç Beyin takdim etmekteyiz. Bunun yönetim kadrosundaki arkadaşlarımıza ve şirketimize getirisini eskinin en az 3-4 katı bir verimlilikle gözlemlemekteyiz. Toplantılarda tartıştığımız her problemin en isabetli çözümünü dergide bulmaktayız. Fakat arkadaşlar olarak sizden bir istirhamımız var: Seminerlerinize İstanbul’dan hayli uzakta olmamız ve şirket dışına çıkamayışımız sebebiyle katılamıyor, bunun bizler ve şirketimiz için büyük mahrumiyet ve kayıp olduğunu düşünüyoruz. Acaba bu eğitimleri 15 katlı 2 bloktan meydana gelen genel merkezimizdeki gayet donanı mlı salonumuza taşıyabilir miyiz? Konuyla ilgilenip bize döneceğinizi umarız. Selâm ve saygılarımızla... Oktay Erdem (Gerekli görüşme yapılmış, bilgiler mail’inize gönderilmiştir. GB)


Genç Beyin için ne dediler?

Türkiye’de bütün dergiler bu ilginçlikte, dolulukta, kalitede çıksa herkes harıl harıl okur; toplumsal cehalet son bulur, ülke hakikaten kalkınır. Ayrıca kimse TV seyretmez, diziler dizi dizi karışır tarihe. Kimse kusura bakmasın ama dergileri görüyoruz; “boyalı basın” türündekiler zaten “et teşhirciliği”ne devam ediyorlar. Diğerleriyse ölü, cansız, ruhsuz, işçiliksiz, cazibesiz, mıknatıs gücü sıfırın çok altında konular yayı nlayıp sanki “Ne olur, bizi okumayın, hatta jelatininden bile çıkarmayın!” diyorlar. Genç Beyin dergi de- ğil, hazine! İnsan okumaya ve öğ- renmeye doyamıyor. Çok ciddî bir emek, çile, gayret her harfinde, hatta zerresinde görülüyor. Böyle bir dergi okunmaz mı? Ekrem Fidan/Nizip - Arkadaşlar! Hükümet yetkilileri Genç Beyin’i henüz farketmediler mi acaba? Nisan 2002’de başlayan ve tam da kendi dönemlerinde yayınlanıp (11yıl) “okuma, öğrenme, yaşama, yaşatma, tutuşma, tutuşturma” eylemlerine tavan yaptıran Genç Beyin’i okuyup okutmak yeni anayasada bile yer almalı diye düşünüyorum! İnanın şaka yapmıyorum, dergimizin okurlarına başarı ve mutluluk yolunda ne kadar güçlü ve kalıcı bir değişim yaşattığına dair kesin kanaatimi belirtmek için söylüyorum. Hükümet de, vatandaş da Genç Beyin’i keşfetmekte gecikmesin! Arda Büyükşen


Denenmiş ve muazzam sonuçlar elde edilmiş...

Öğrendiklerinizi uygulamak için SONUÇ VEREN 5 teknik

Merhaba... Ben Yasemin. İç mimarım. Mesleğimi babamın firmasında sürdürüyorum. Çoktan beridir Genç Beyin’e yazmak istiyorum ama nasıl yazacağımı bilemediğim için erteliyorum. “Sıradan bir mesaj değil, en iyisi ve ideali olmalı!” diye düşünmem cesaretimi kırdı hep. Çünkü öylesine etkili, verimli, her ay bir küp altın bulmuş gibi kazançlı bilgi ve tecrübeler sunuyorsunuz ki; tıpkı babam gibisiniz! Babacığımın en belirgin özelliği, bir işin hakkını atomlarına ve hatta partiküllerine varıncaya kadar vermesidir. Kendisi böyle yapar, muhataptan da aynısını bekler. Babamın yanında bir yıl çalışan en az bir üniversite bitirmiş gibi yetişir, ayrılıp da kendi işini kurunca mutlaka sektörde babama rakip olur. Bu sebeple rakiplerimizin %80’i babamın 70 yılda yetiştirdikleridir. Genç Beyin’i 34. sayıda (Kişisel gelişim nasıl uygulanır? -Özel sayı-) keşfedip babama gösterdiğimde ilk lâfı şu oldu: “Beni geçmişler!” Yani o kadar işin hakkını vermişsiniz ki, babamı geçmişsiniz! Hatta bir gün “7 TL’yi 700 değil, 7 bin defa hak ediyorlar!” dedi. Titizlik âbidesi babamın nefes aldırmayan cenderesi bir yandan, Genç Beyin’in itici güç olması bir yandan beni öyle presledi ki; bazen haftada bir üniversite bitirmiş kadar yetişip geliştiğimi hissediyorum. Genç Beyin okuyanlara tavsiyem: Öğrendiklerinizi hayata geçirmek için bizzat uygulayıp muazzam sonuçlar elde ettiğim 5 tekniği kullanın:  


Genç Beyin’le evimizde bir çağ kapandı, bir çağ açıldı!

Saygıdeğer yetkililer! Size Kars-Kağızman’dan yazıyorum. Buraya 4 yıl önce İstanbul’dan tayin edildim. Bir süre sudan çıkmış balık gibiydik. Sonra evinde kiracı olduğumuz Mustafa Bey 8 ay boyunca kirayı her ödeyişimde Genç Beyin hediye etti. Sonra ayıp oluyor diye ben almaya başladım, o zamandan beri eksiksiz takip ettim. Evimizde bir çağ kapandı, bir çağ açıldı diyebilirim. Fatih’in İstanbul’u fethiyle yaptığını Genç Beyin evimizde gerçekleştirdi. Artık hiç bir şey eskisi gibi değil. Bazı değişimleri özel olduğu için, biraz da mahçubiyetimden yazamıyorum ama çok şey değişti mutluluk ve başarıdan yana. İyi ki buraya tayin edilmişim de Genç Beyin’le tanışmışım. Derginin çıktığı şehirde yıllarca nasıl tanışamadığıma yanarım hep. Gerçekten çok emek isteyen bir yayın çıkarıyorsunuz. Bilesiniz ki, her satırınız ilgi ve dikkatle okunuyor. Kızımı buradan bir öğretmen kardeşimizle evlendirdik, onlara dedim ki: “Genç Beyin’i okuyun, yaşanması muhtemel sıkıntıları engelleyin!” Damadım diyor ki: “Genç Beyin bize ‘koruyucu hekimlik’ yaptı, önceden tedbir almamızı sağladı.” Bizim hanım okuma yazma bilmez ama her gün bir kaç saat kendisine Genç Beyin’den güzel yazılar, hikâye ve sözler okuduğum için dergiyi 3 defa öpüp alnına değdirmeden bir yerden bir yere koymaz. Her halde bu davranış, gayretinizin ne kadar kabul görüp takdir edildiğini anlatmaya yeter. Sizlerden ricam: Büyük oğlum üniversite mezunu, İstanbul-Esenler’de çalışıyor, 32 yaşında. 2 yaş küçüğü de üniversite mezunu, Gebze’de mobilya işi yapıyor. Çok söylüyoruz ama evlenmiyorlar. Gençlerin evliliklerini bu kadar geciktirmemeleri, ana-babaların onları evliliğe nasıl ikna edebilecekleri hakkında bir yazı bekliyoruz. İnanın öyle adaylar bulduk ki, hepsi elmas değerinde ama çocukları ikna edemedik. Kendileri de bulmuyor, “Şehir kızlarıyla evlenmeyiz!” diyorlar. Peki, ne yapacağız? Bekâr mı kalacaklar? Çaresiziz, bize yol göstermenizi bekliyoruz. (...) Ahmet Tahsin Yıldırım

“Hangi dergi EN MÜTHİŞ?” tartışmasına son nokta!

(...) 25-30 kişilik arkadaş grubumdakilerin her biri farklı fraksiyondan. Neredeyse tamamının da kendi dergileri var. Dün 2 saate yakın “Hangi dergi en müthiş?” sorusunun cevabını tartıştık. Başlarda herkes cemaat bağlılığı sebebiyle “Elbette şu, hiç şüphesiz bu...” türü sözler sarfettiler. Fakat kısa süre sonra çok fanatik arkadaşım Zeynep bile “Tabiî ki Genç Beyin!” demeyi en hakperest cevap kabul etti. istisnasız hepsi Genç Beyin’i belli aralıklarla da olsa okuyormuş, fakat Zeynep arkadaşım çok dost canlısıdır ama içinde yer aldığı cemaate toz kondurmaz. Onun bile bu güzide dergiyi “en müthiş” kabul etmesi olaya konacak son noktadır. Kendisine sebebini sordum, şu mânidar cevabı verdi: “Öyle çalışılıp gayret edilirse her dergi müthiş olur. Genç Beyin mutlaka ilgi çekmek ve kesinlikle okunmak mantığıyla hazırlanan bir dergi. Emeğinin karşılığını da alıyor. Bir büyüğümüz 3-5 sayı sonra kapanacağını söylemeşti, tam 11 yıl yanıldı. Çünkü bu yoğunluğun, ilginçliğin, etkileyiciliğin, dopdoluluğun devam edemeyeceğini tahmin etmişti ama devam ediyor. Demek çalışınca, fedakârlık gösterince, isteyince oluyormuş!” (...) Nalan Şimşek


İnternetten bir yorum

(...) Beyni ve ruhu doyurması bakımından benim gibi “zor beğenen” birisinin takdirini kazanmayı başardı. Genç Beyin bir zamanlar bütün dünyayı kasıp kavuran kişisel gelişim alanında yayın yapan ve ayda bir çıkan dergi. Ama öyle böyle bir dergi değil. Eline bir defa aldın mı, bırakamıyorsun. Hangi sayısını alırsan al, seni ilgilendiren yazı mutlaka bulabiliyorsun. 11 yıldır piyasada olmasına rağmen asla kendini tekrar etmeyen, her sayısında orijinal olmayı başaran bir dergi. Tutuşturan yazılar, veciz sözler, ilginç resimler, faydalı bilgiler, ders veren itiraşar, maddeten ve mânen ruhunuza hitap eden gerçek hikâyeler, zekâ testi ve daha bir sürü bilgi her sayıda sizi bekliyor. Ayrıca bu dergiyle tanıştıktan sonra okuduklarınızı uyguladığınızda sizin hayatınızda meydana gelen değişiklikleri gördükçe verdiğiniz paranın son kuruşuna kadar değdiğini anlayacaksınız. Piyasada yüzlerce dergi olmasına rağmen “olmazsa olmaz” diyebileceğim dergi. (...) Cem Baki


HER ŞEYE HAKİM emekli hakimden mektup var! 

Kıymetli dostlar! Sizinle hiç tanışmadık ama her dem kalbimizde, beynimizdesiniz. Çok müstesna bir dergi yayınlıyorsunuz. 4 gelinim, 3 damadım, 15 torunum var. Geniş bir aileyiz, her kafadan farklı sesler çıkar genellikle ama istisnasız bütün sülâle Genç Beyin’i beğeniden öte bir sevgiyle okuyor. Bendeniz emekli hakimim, dizlerimdeki rahatsızlık sebebiyle evden çıkamıyorum ama şükürler olsun her şeye hakimim. Genç Beyin okumak gibi bir nimeti bize ihsan eden Rabbime sonsuz hamd u senalar... Gençliğimde bazı mecmualar vardı ama bu dergi bambaşka! Okurunu getiriyor aşka! İlk sayısından beri takip edebilseydik keşke! Fakat takım halinde bütün sayıları aldık, sanki sonsuz bir ummana daldık, hayretler ötesi bir hayret içinde kaldık. Sebeplerini tahmin ediyoruz ama geç çıkarıyorsunuz, oysa biz “Haftalığa geçerler mi?” diye bekliyoruz. Mevlâ yardımcınız olsun, sağlık ve âfiyet versin de kıyamete kadar bu kalitede yayınlansın Genç Beyin... (...) Ahmet Hamdi Tutkun

(Eleman değişimleri ve bazı yeni hamlelerimiz sebebiyle geciktik, inşallah hedefimiz 20 günde yayınlayıp gecikmeyi telâfi etmek... Dualarınızı bekleriz! GB)


STRESE ilaç: Genç Beyin!

Genç Beyin Ekibi’ne merhaba! Öyle böyle değil, bildiğiniz gibi hiç değil, tarif edilmez ölçüde çok stresli iş hayatı olan, sırf ailesinin geçimi adına buna katlanan biriydim. Şöyle diyeyim de bir miktar anlayın: Yılın her günü (Bayramlar dahil!) sabah 5’le gece 12-1 arası çalışıyordum. Sistem böyle kurulmuştu, ben de baştan mecburen kabul ettim ve ses çıkaramıyordum. Aslında inanılmaz ilginç ve hayret verici ayrıntılar var ama ekmeğini yediğim insanlar aleyhinde fikir beyan etmek istemiyorum. Eminim ki, 77 milyon Türkiye’de benim kabul ettiğim bu insafsızca şartları kabul edecek 7 kişi çıkmaz! Her neyse... Asıl meseleye gelelim: Genç Beyin’i patronun 400 bin TL’lik arabasını park ettiğimiz otoparkın sahibi Adnan Bey bana hediye etti. Ona “Teşekkür ederim ama vakti müsait birine versen daha iyi olur, çünkü benim vaktim olsa dergi okumak yerine şöyle derin bir kaç nefes alırım!” dediğimde “Ben de daha fazla nefes alabilesin diye veriyorum, inan bana bütün stresine antibiyotik gibi gelecek!” cevabını verdi, dergiyi aldım. Arabayı patronun evinin kapısına çektim, beklerken dergiyi karıştırdım. Otopark sahibi Adnan Bey’in bunu “bana özel” hazırlatıp bastırdığını zannetttim. Bütün yazılar problemlerime yönelikti, tamamen beni anlatıyor ve bana hitap ediyordu. “Tevekkül bu mu?” başlıklı yazı hayatımda MiLAT olmuştur ve başıma tokmak gibi inip beni uyandırmıştır: “Büyük velilerden Şakîk-i Belhî (8. asır) bir kıtlık senesinde herkesin kara kara düşündüğü ortamda zengin bir adamın kölesinin şakır şakır oynadığına şahit oldu. Yaklaşıp sordu: ‘Herkes kıtlık ve açlıktan inleyip dururken sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun?’ Köle cevap verdi: ‘Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike sözkonusu değil. Efendimin 7-8 köyü var, her ihtiyacımız o köylerden sağlanıyor!’ Bu açıklama Şakîk’e tıpkı bir şamar gibi indi ve onu sarstı. Çünkü kendisi de kıtlıktan dolayı endişe içindeydi. Ama köle onu uyandırınca dedi: ‘Hey Şakîk, kendine gel! Şu köle nihayet bir insan olan efendisine bunca güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Sen ki, bütün canlıların rızkını garanti eden Allah’a inanıp tevekkül ediyorsun. Bu nice tevekküldür ki, rızık endişesi içindesin?” Derhal kendimi düşündüm: 365 gün delicesine çalışan, 3-4 saatlik uyku dışında evine hiç uğramayan, 3 oğluyla 3 kızına hiç ama hiç vakit ayıramayan, bütün çileyi eşine yıkıp bir patronun rahatı için canını dişine takan benim bu tevekkülsüzlüğüm niye? Bu nefis muhasebesi içindeyken patron evinin dış kapısının 16 basamaklı merdivenlerinden indi, hemen yerimden kalkıp ona her zamanki gibi zoraki tebessümle “Günaydın efendim! Hoş geldiniz! Buyurun!” diyerek kapıyı açtım, arka koltuğa yerleşmesiyle birlikte kapıyı kapatıp direksiyona geçtim. O esnada dergiyi gördü, “Nedir bu?” dedi. Otopark sahibi Adnan Bey’in hediye ettiğini ama dopdolu bir dergi olduğunu söyledim. istedi, verdim, işyerine varıncaya kadar tek kelime konuşmadan Genç Beyin’i karıştırdı. Normalde benimle bir kaç lâf ederdi. Şirkete gelince dergiyi iade etmedi, çok üzüldüm, “Aracı park et, odama gel!” deyince sevindim. Odasına gittim, “Dergini al ama güvenlik görevlisi Remzi Bey’e söyle, bayiden bana da alsın!” dedi. Ben de fırsat bulmuşken “Beni çok etkileyen bir yazıyı size okumama müsade eder misiniz efendim?” dedim, “Elbette!” deyince Şakîk-i Belhî’yi okudum. Ardından normalde benden hiç beklenmeyecek şu cümleyi söyledim: “Efendim! Maalesef ben de rızık konusunda çok tevekkülsüz olduğumu düşünüyorum!” “Nasıl yani?” dedi; sıfır tatilsiz 365 gün çalıştığımı, aileme hiç vakit ayıramadığımı, iç huzurumun olmadığını izah ettim. ilk tepkisini şöyle verdi: “Yılda 10 gün izinlisin, pazarları serbestsin, sabahları 5 yerine 7’de, akşamları 8’de ayrılıyorsun. Artık böyle olacak!” “Aman efendim!” demeye çalıştıysam da sözümü kesti: “Sen bana değil, Allah’a güvenmeye devam et; aynı tevekkülsüzlük maalesef bende de var. Okuduğun kıssa bana da ders oldu. Haydi dediğimi yap!” O günden beri bu programla çalışıyorum, hatta bazen cumartesileri yarım gün çalıştırıp gönderiyor. Aslında imkân olsa da patronumuzla Genç Beyin’in onun hayatına kattıkları üzerine bir mülâkat yapsanız... Benimki dinlenme süresini artırmaktan ibaret. Asla küçümsemiyorum, çünkü evdeki sürem arttı diye eşim ve çocuklarım bayram ettiler. iç ve dış huzurum eskiyle kıyaslanamayacak ölçüde arttı. Fakat patronun hayatında çok daha farklı ve geniş çaplı milatlar yaşandığına inanıyorum. Çalışanlar lehine genel bir yenilenme ve değişime gitti, bundan kendisi de kazançlı çıktı. (...) Rumuz: Belhî

(Arkadaşlarımız değerli patronunuz Hüseyin Bey’le temasa geçtiler. Gayretlerinize teşekkür ederiz. GB)

Yeni boşanan genç kadından mektup var!

ŞİDDET UYGULAYAN KOCAYLA iletişim formülü

Nasıl başlayacağımı inanın bilemiyorum, çünkü hayretler içindeyim. Haydi “Merhaba!” diyeyim de bir başlangıç olsun. İş arkadaşım Feyza 109. sayınızı hediye etti, okuma alışkanlığı hemen hemen hiç bulunmayan ben 3-4 defa baştan sona okudum. Etkilenmek ne kelime? Bir yazınızdaki ifadeyle “tutuştum!” Sonraki sayıları bayiden aldım; takım halinde hepsini isteyeceğim inşallah ama Kasım’da gelecek bir parayı bekliyorum, elime geçer geçmez bunu gerçekleştireceğim. Kısaca kendimden bahsedeyim:


Kanada’da Yılın İşadamı’ndan Genç Beyin’lere mesaj

Genç Beyin Ekibi’ne selâmlar, saygılar... Kanada/Alberta-Calgary’da 2 defa “yılın işadamı” seçildim. Genç Beyin’i 2009 Temmuz’unda bir ihale için Türkiye’ye gelince yeğenim Yusuf vasıtasıyla tanıdım. Ben işini iyi değil, çok iyi yapmaya odaklanan biriyim ve çok şükür bunda da başarılı oluyorum. Derginize bakınca kıskandım doğrusu, çünkü işinizi benden çok daha iyi ve belki de “en iyi” yaptığınızı hayranlıkla gördüm. Açıkçası yayıncı olsam ve bana “Dergi çıkar!” deseler bu dolulukta, câzibe ve güzellikte çıkarabileceğimi sanmıyorum. Yine piyasadakilerden iyisini yaparım ama Genç Beyin kadar değil. Öncelikle bu kıskandıran başarınızdan dolayı sizleri yürekten kutlarım. Benim başka prensibim de, ilgi alanıma girmeyen şeylerle vakit öldürmememdir. Fakat Genç Beyin’de her şeyin ilgimi çektiğini söyleyebilirim. Bilvesile mesajım şudur: Genç Beyin okurları ellerinde sadece bir hazine bulundurmuyor, işlerini hangi kalitede yapmaları gerektiğinin örneğini görüyorlar. Her gün üyesi olduğum 50 civarında siteyle birlikte başarı, mutluluk, gelişim, değişim ağırlıklı bir yığın sitede dolaşırım ama Genç Beyin’deki malzemenin câzibesi ve etkileyiciliği bambaşka. Albarta eyaletinin güneyinde yer alan ve büyük bir ticaret merkezi olan 1.1 milyon nüfuslu başkent Calgary’dan tekrar selâmlar, saygılar... Adem Metiner/Kanada-Alberta (Sorularınızın cevapları mail’le gönderilmiştir. GB)


Genç Beyin’le aynı dönemde yaşayıp da onu içercesine okuyup hazmetmeyen ne talihsizdir ve bahtsızdır!

Saygıdeğer yetkililer, Genç Beyin’in ufku geniş yayıncıları! Bir özel eğitim kurumunda müdürüm, dergimizi ilk sayısından beri (Mardin-Kızıltepe’de öğretmendim!) takip ediyorum. 2 oğlum, 3 kızım, eşim ve ben Genç Beyin okuyarak geliştirdik kendimizi; elde ettiğimiz sonuçlar “Mükemmel!” denecek güzellikte elhamdülillah... Vesile olan sizlerden Hak Teâlâ ebediyyen razı olsun. Genç Beyin’le aynı dönemde yaşayıp da onu içercesine okuyup hazmetmeyen ne talihsizdir ve bahtsızdır! Bu kişiler yakın gelecekte hatalarını farkettiklerinde çok üzülecek, pişman olacaklardır. Çünkü Genç Beyin bir insanın iki dünya mutluluğu ve başarısı için ne lâzımsa hepsini sunuyor, hem de en öz ve ilginç şekilde. Böyle bir kaynak nerede var? Genç Beyin’in 75 milyon Türkiye vatandaşına, 1 milyar 650 milyon Müslüman dünyasına, hatta 7 milyar dünya insanına kendi dillerinde basılıp tek tek ulaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Ben sülâlece hayırlı bir görüşe mensup biriyim, grubun çıkardığı her ay 4 farklı dergi giriyor evimize ama gerçeği söylemek gerekirse Genç Beyin’in 10’da biri kadar rağbet görüyorlar ancak. Çünkü bu dergide -Mâşallah!- inanılmaz bir ilginçlik ve tesir gücü var. Grubun 4 dergisini karıştırıp bitirmek bilemedin 10 dakika sürerken Genç Beyin bir ay boyunca elimizden düşmüyor. Dergi çıkaranlardan rica ediyoruz; bir kendi dergilerine baksınlar, bir de Genç Beyin’i incelesinler. Tamam, her ayın 1’ine yetiştiriyorsunuz ama Genç Beyin gibi ısrarla aranıp sayfalarına yapışırcasına okunuyor mu? Bir de buna baksınlar lütfen! Benim 1.5 yıl kadar Cağaloğlu’nda ünlü bir yayınevinde çalışmışlığım var, yani yayıncılığı az çok biliyor ve Genç Beyin’i bazı temel kıstaslara göre değerlendirerek bunları yazıyorum. Sadece sizden ricamız; 700 bin resmî, 700 bin de gayrıresmî öğretmene yol gösterecek orijinal eğitim ve öğretim teknikleri sunmanız. Eğitim sayfalarını ilgiyle okuyoruz, fakat öğretmenlerimizin daha fazla teknik ve taktiğe ihtiyacı var. Meselâ eskiden öğrenci öğretmenden korkardı; şimdiyse başkaldıran, saygısız öğrenci ve hatta veliler çok. “Eti senin, kemiği benim!” zamanı geçti. Bu saygısızlığı “öğrenci odaklılık” diye açıklamak uygun mu? Ayrıca ürün ve hizmette verimliliği artırma üzerine daha fazla yazı bekliyoruz, çünkü insanımız acayip tembel ve çalışır görünüyor. Bununla mücadelede yeterince başarılı olamıyoruz. Son olarak bir müjdemiz var: Eğitim kurumlarımızda yıllardır en çok okunan dergi olduğu ve internet sitelerimizdeki anketlerde hep birinci sırada Genç Beyin yer aldığı için 11 şubat’taki 26. kuruluş yıldönümümüzde dergimizi “Yılın Dergisi” seçmeyi plânlıyoruz inşallah... şilti ve ödülü vermek üzere değerli hocamızı davet etsek, 3 bin kişilik salonumuzda öğretmen ve öğrencilerimize bir konuşma yapsalar olur mu acaba? Çok yoğun çalıştıklarını biliyoruz ama imkân varsa ve uygun görülürse seviniriz. Musahhihinden yazarına, çaycısından idarecisine kadar bütün ekibinizi yürekten tebrik ediyor; daha nice dopdolu ve güzel sayılara diyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Rumuz: Müdür (Bazı özel sebeplerden dolayı rumuz kullanmak durumunda kaldım, mail’inize gönderdiğim çok önemli konuyla ilgili görüşlerinizi merakla bekliyorum.) 


Reklamcı gözüyle Genç Beyin

İzmir-Buca’dan Genç Beyin’e merhaba! Reklam ajansı sahibi ve yöneticisiyim. Derginizin 115. sayısını bayide gördüm, kapak başlıkları çok dikkatimi çekti ve aldım. Öyle beğendim ki, bu özel teşekkür mektubunu yazmak geldi içimden. Biz reklamcılar dikkat çekmeyi 1. plânda tutarız ve dikkatleri yeterince çekebilmek için her şeyi kullanırız, zaten temel hedefimiz de bu yolla ürünü tanıtmaktır. Kapaktan başlayıp bütün sayfalarınızı alıcı gözle değerlendirdik eşimle, her sayfanın reytingini çok yüksek bulduğumuzu söyleyelim. Fakat bu şekilde “uzun süreli devam ettirilemeyeceği” sonucu ortaya çıkmasına rağmen 11 yıldır yayınladığınızı farkedince gerçekten çok şaşırdık. Yani normal kıstaslara uymayan bir durum bu. Demek fedakârlığın da ötesinde bir çaba harcıyorsunuz ki, şimdilere gelmişsiniz. Tebrikler! Bir not daha: Reklamcılıkta dikkat çeken sloganların %99’unun içi boştur, yani aldatmacadır. Genç Beyin’deki başlıkların altındakı yazıları okuyunca %99’unun içinin dolu olduğunu, yani aldatmaca bulunmadığını gördük. %1’lik puanı da nazar değmesin diye kırdık. Neticede gördük ki, insan isterse ve yeterinceden çok daha fazla çabalarsa “şaşırtıcı” sonuçlar alabiliyor. Artık her ay takipçiniz olacağız. Başarılarınızın devamı dileğiyle 116. sayınızı bekliyoruz. Ahmet Turgut-Arzu Ulusoy


Geçimsiz eşlerin kalplerini BİRBİRİNE ISINDIRAN 2 TAKTİK 

(...) 4 yıllık evliyiz, Ahmet Yusuf’umuzu anneannesine bırakıp eşimle “Evliliği cennete çevirme sanatı” seminerine
geldik, o klâsik ama bizim için kesin gerçek olan ifadeyle seminer hayatımızda milat oldu. Birbirimizi severek evlenmiştik, hem de çok büyük bir sevgiyle... Demek imtihan dünyası, yıllar süren o taşkın ve aşkın sevgi evliliğin daha ilk haftasında yerini peşpeşe şoklara bıraktı. Genç Beyin’le yazık ki tanışmıyorduk; komşumuz Canan Teyze abonenizmiş, seminerlere de katılıyormuş, eşime mutlaka gitmemizi tavsiye etti ve geldik. Konuşmacı sanki sadece ve özel olarak bizi, eşimle beni anlatıyordu. Sıraladığı şeylerin hepsi bizim evde yaşanıyordu, çok şaşırdık. Hatta Canan Teyze’nin bizi önceden anlattığı bile geldi aklımıza, eşim sonradan ağzını yokladı, herhangi bir görüşme olmadığına kanaat getirdik. Seminerde sunulan taktikler orijinaldi ve mantıklıydı. Çıkışta son 5 sayıyı aldık, eşimle günlerce odaklanıp okuduktan sonra birbirimize yaklaşımlarımız 180 derece değişti. Şimdi şu vaziyetteyiz: Önce kızıyor, problem çıkarıyoruz ama tam o saniyesinde gülüşüyoruz ve iş tatlıya bağlanıyor. Böyle böyle çatışmaları bile eğlenceye dönüştürmeyi başardık. Anahtar cümle şu bence: Çatışmaları bile eğlenceye dönüştürmek. Son 5-6 aydır Allah nazardan saklasın, evlenmeden önceki günler gibiyiz; birbirimize heyecanımız ve sevgimiz, saygımız zirvede denilebilir. Bu arada uyguladığımız 2 taktiği paylaşmak istiyorum:...


Okuyorum ama UYGULAYAMIYORUM!

(...) Çok okuyorum, bilgi deposu gibiyim ama gramını bile uygulayamıyorum. Çıldıracak gibiyim. Uygulayanları okudukça iyice deliriyorum. Lütfen benim gibilere yönelik çareler yayınlayın. Üstelik çevresinde çok tanınan ve saygı gören bir ana-babanın kızıyım. Hiç ama hiç bir şeyi uygulayamıyorum ya! Benim halim ne olacak? Evde problemliyim, çevremde kendisinden uzaklaşılan biriyim, kesin haram ve sonu ebedî cehennem olmasa çoktan intiharı seçmiştim. Aslında her nimete sahibim, yok denebilecek tek şeyim yok. Zaten asıl mesele bu belki. Aşırı bolluk içinde azanlardanım, alnında “Nankör!” yazanlardanım, tevbesini milyon defa bozanlardanım. Allah beni ve benim gibileri affetsin, istikamete yöneltsin. Genç Beyin bana az geliyor, yetmiyor; sanki günlük olarak yayınlansa dahi yetmeyecek bana. Okuyorum, okuyorum, okuyorum ama hiç uygulayamadığımı görünce çıldırıyorum. Sizden bilhassa ricam şu ki, her ay derginin yarısı “Nasıl uygulanabilir?” sorusunun cevabı mahiyetinde olsun. Lütfen! (...) F. K. (Değerli okurumuz! Uzun mektubunuzun bir bölümünü kısaltıp yayınladık. Uygulayamıyorum diye öğrenmeyi kesmek doğru olmaz. Size 2 tavsiyemiz var:...


Tereyağıyla bal gibi bir şey!
Kitap-dergi beğenmeyenanneannem Genç Beyin'i NİÇİN BEĞENDİ?

Merhabalar hepinize ey Genç Beyin ailesinin değerli üyeleri! Annem bebekliğimden beri müteheyyic (coşkulu) yapıda olduğumu söyler. O yüzden mektubumda bunu yüksek boyutta hissedeceğinizi peşinen belirteyim. 4 erkek, 3 kız kardeşiz. 9 kişilik çekirdek ailemizi anneannem taçlandırmaktadır ki, kendisi çok bilgili ve görgülü bir Osmanlı hanımefendisidir. Bu satırlarım da başta Genç Beyin, sonra anneannem üzerine kurulu olacaktır. Anneannem her kitabı, dergiyi, gazeteyi, hatta takvim yaprağını beğenmez; kendisine göre milimetrik ayarları ve ölçüleri vardır, bir kaç dakikalık incelemeden sonra okunacak şeyin kalitesi ve elimize verilip verilemeyeceğini belirler. Bu yüzden babamla anlaşamazlar, babamın eve getirdiği bir çok kitap ve dergi için "Sen çocukların beyinlerini zehirlemek mi istiyorsun?" diye çıkışır ve onları derhal yok eder ya da ettirir. 2007 yazında nasılsa bir arkadaşı babama Genç Beyin hediye etmiş, o da eve getirdi ve anneannem hemen tepki gösterip "Öyle yok! Evvelâ ben inceleyeyim! Bakalım hele neyin nesi?" dedi. Babamın önceki getirdiklerini bildiği için buna da tepkiyle yaklaştı, fakat odasında 5-10 dakika inceledikten sonra babama ipucu kabilinden bir kaç izahta bulundu: "Aferin oğlum! Tereyağıyla bal gibi bir şeye benziyor, fakat bu gece her tarafına iyice bakıp sabahleyin kesin cevabı mı veririm!" Sabah oldu, anneannem yüzünde güller açmış vaziyette salona geldi. "71 yaşındayım, yüzlerce kitap ve dergi inceledim, böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım!" cümlesinden beğendiğini anladık, şöyle devam etti: "Bu dergi iki dünya hayatını kazanmanın en pratik ve kolay yollarını sunuyor, hiç tereddütsüz doya doya okuyabilirsiniz! Ayrıca içinde ilk defa duyup öğreneceğiniz bilgi ve hikâyeler var!" Fakat Genç Beyin'i anneannemden alabilmemiz zor oldu, anneme "Bir kaç gün daha bende kalabilir mi?" demiş, biz de meraktan çatlasak da sabrettik sırf onu mutlu etmek için. Fakat ben o gece yattığından emin olunca odasına gizlice girerek dergiyi aldım, biraz karıştırıp yerine koydum. Gerçekten hayli sürükleyici ve merak uyandıran yazılarla dopdoluydu. Sabah kahvaltısına çağırmak için odasına gittim, "Anneanne! Kahvaltı hazır, seni bekliyoruz!" deyince elindeki Genç Beyin'i üç kere öpüp başına koyduktan sonra itinayla çekmecesinin ilk gözüne yerleştirdi. Kahvaltıda gündemimiz yine Genç Beyin'di, sohbeti başlatmak için sordum: "Anneanneciğim! Genç Beyin'i nasıl oldu da bu kadar beğendin?" Yüzünde yine güller açarak cevapladı: "Müstesna bir dergi! Dedenizin 50 yıl önce Büyük Doğu'yu getirdiğinde duyduğum heyecanı yaşadım. Üstelik bunun tek nüshası nda onlarca sayılık yazı var ve hepsi de birbirinden câzip." Kahvaltıdan sonra babam ağabeyimi bayiye gönderip bir Genç Beyin daha aldırdı, hepimiz rahat rahat okuduk. Sonra babam 2 dergi aldı her ay, biri anneanneme özel. Tek problem şu: Bizim zaten okuduğumuz hikâye ve yazıları anneannem bize tekrar okumaya kalkıyor ama sabırla dinliyoruz, çünkü böylelikle o birikim zihnimize iyice yerleşiyor. (...) Reyyan Kumbasar

Daha eski --->